Tourexpi
Sonbaharın serinliği kendini iyice hissettirirken,
güneşin soluk ışıkları sokaklara ve bahçelere yumuşak bir huzur yayıyor.
Ağaçların yaprakları altın ve bakır tonlarıyla parlarken, sararan yapraklar
dallarından sessizce kopup rüzgarla savruluyor. Göçmen kuşlar ise sıcak
diyarlara kanat çırpıyor. Doğa kendini dinginliğe bırakırken, yaşamın akışı da
yavaşlayıp sonbaharın sessiz ritmine uyum sağlıyor.
Aralıklı yağmurların düştüğü, buzlu kahvelerin yerini
sıcak çikolataya, ince askılıların ise trikolara bıraktığı bu mevsimde, pazar
tezgahları da renkleniyor. Turşuluk sebzeler, kurutmalıklar ve kavanozlara
girmeyi bekleyen sosluk domateslerle yeşil zeytinler tezgahlarda boy
gösteriyor.
Evlerdeyse yaz sonu başlayan kış hazırlıkları, güz
boyunca sürüyor. Bu telaşı yaşayanlar yalnızca soğuk günlere hazırlık yapmıyor,
aynı zamanda geçmişten bugüne uzanan bir kültürel mirası da yaşatıyor. Hafif
serinleyen havayla birlikte, eski tarifler yeniden canlanıyor. Turşular
kuruluyor, reçeller kaynıyor, sebzeler kurutuluyor. Her adımda hem evlerin
bereketi artıyor hem de yüzyıllardır süregelen gelenekler nesilden nesile
aktarılıyor. Kış hazırlıkları hem aileyi hem de komşuluk ilişkilerini bir araya
getiriyor.
PAZARLARDA SONBAHAR TELAŞI
Kış hazırlıkları Anadolu’nun dört bir yanında sürerken,
Ege’nin incisi İzmir’in şirin ilçesi Urla’da da mutfaklar hareketleniyor. Urla
Pazarı, sonbaharın renk cümbüşüyle dolup taşarken, tezgahlarda hala yazın
bereketi olan patlıcan, domates ve biberler yerini koruyor. Bunun yanı sıra kış
sofralarının vazgeçilmezleri lahana, havuç ve kereviz de tezgahları süslüyor.
Şu sıralar neredeyse her tezgahta turşuluk sebzeler, kurutmalıklar ve
kavanozlara girmeyi bekleyen ürünler göz alıcı bir şekilde sergilenirken, pazarlar
sonbaharın telaşıyla hareketleniyor.
ÜÇ KUŞAĞIN HİKAYESİ
Urla’da bu mevsim, kış hazırlıklarının heyecanıyla
birlikte, geçmişle bağ kurma ve anneannelerden torunlara aktarılan geleneklerin
zamanını da beraberinde getiriyor. Urlalıların evlerinde tarhanadan zeytine,
menemenlik sostan kahvaltılık sosa, domates sostan domates ve biber salçasına,
çilek reçelinden kayısı marmelatına; bamya, biber ve patlıcan
kurutmalıklarından pestillere, lahana turşusundan kornişona kadar tüm kış
hazırlıkları özenle sürdürülüyor. Bu hazırlıklar, kuşaktan kuşağa aktarılan
doğallık, el emeği, sabır ve paylaşma kültürünün simgesi olarak sofralara
taşınıyor. Urla’nın yerli sakinlerinden Şenay İnceoğlu, bu geleneği üç kuşaktır
yaşatanlardan biri. Büyükannesinden annesine, annesinden kendisine aktarılan
tarifleri, şimdi kızlarıyla birlikte sürdürüyor. Çocukluğunda evlerinin mutfağı
ve bahçesinde yaşanan telaşlı günleri özlemle hatırlayan İnceoğlu, bugün de
aynı heyecanla turşusunu, reçelini, tarhanasını ve salçasını hazırlayıp hem
ailesiyle hem de komşularıyla paylaşıyor.
LEZZET, GELENEK VE DAYANIŞMA
Güz dönemi evlerde adeta bir ritüel gibi işleyen kış
hazırlığının pazarda başlayıp, mutfakta özenle devam edip, sabırla
tamamlandığını ve her adımda kuşaktan kuşağa aktarılan bir geleneğin
yaşatıldığını vurgulayan 78 yaşındaki Şenay İnceoğlu, çocukluğundaki kış
hazırlıklarını şöyle dile getiriyor:
“Benim çocukluğumda annem ve anneannem sebzeleri
bahçemizden toplardı. Turşularımızı, reçellerimizi, kurutmalarımızı ailecek
hazırlardık. Avluda kazanlar kaynar, acı zeytinyağından doğal sabunumuzu bile
kendimiz yapardık. Tarhanayı serer, komşularla bir ovalardık. Salçayı da hep
beraber süzgeçlerden geçirirdik, domates soslarımızı da yine komşularımızla
birlikte hazırlardık. Yoğun emek isteyen hemen her şey imeceyle, sohbetle,
kahkahayla hazırlanırdı. Mutfak ambarımızdaki boy boy kavanozlar, kış boyunca
sofralarımızı lezzetlendirecek reçellerden turşulara, salçalardan yaprak
salamuralarına, tarhanadan domates sosuna kadar türlü yemekliklerle dolup
taşardı. Herkes yaptığından komşusuna verirdi. Çok güzel bir dayanışma içinde
komşuluk ilişkileri vardı. Kışa hazırlanmak, yalnızca yiyecek depolamak
anlamına gelmezdi. Aileyi ve komşuları bir araya getiren, el emeğini ve
paylaşımı ön plana çıkaran, bereketi çoğaltan bir ritüeldi. O bakımdan bu
gelenekler benim için çok değerli. Urla’da kış, birlikte yaşamın ve dayanışmanın
mevsimidir.”
KIŞ HAZIRLIKLARIYLA YAŞAYAN HATIRALAR
Şenay İnceoğlu, geleneği sürdürmenin sadece geçmişi
hatırlamak ve sofraları şenlendirmek olmadığını, aynı zamanda yeni nesillere
aktarılacak değerli bir miras olduğunu vurguluyor. Kış hazırlıklarını
kızlarıyla birlikte sürdürdüğünü, bu durumun kendisi için sadece bir rutin
değil, geçmişle gelecek arasında bir köprü olduğunu söylüyor. “Evimizde
tarhana, reçel, salça, domates sosu ve biber-bamya kurutmalıklarını hazırladık,
şimdi sıra kışın olmazsa olmazlarından kırma yeşil zeytin ve turşu kurumuna
geldi” diyor. Diğer kış hazırlıkları gibi turşu telaşının da çocukluğundan
tanıdık bir ritüel olduğunu belirten İnceoğlu, “O zamanlar annem ve anneannemle
yaşardık tuşu telaşını. Kavanozlar dizilir, bahçemizden toplanan sebzeler
özenle hazırlanır, mutfağı sirke kokusu sarardı. Turşunun her aşamasında biz
çocuklar da büyüklerimize yardım ederdik. Annem sebzeleri yıkarken biz kurular,
bizler küçük ellerimizle sarımsakları kavanoza dizerken büyükannemiz
salamuranın tuzunu ayarlardı. Evimizin bereketini arttıran, kültürümüzü
yaşatan, kuşaktan kuşağa aktarılan bu geleneğin heyecanını şimdi kızlarımla
yaşıyor, annemden ve anneannemden öğrendiklerimi çocuklarıma aktarıyorum. Her
kavanozda geçmişin emeği, geleceğe bırakılan miras, çocukluğumdan kalan
hatıralar, annemin eliyle anneannemin sabrı, kızlarımla biriktirdiğimiz anılar
ve nesiller boyunca süregelen aile geleneğinin izleri saklı. Bu hazırlıklar
sadece soframızı değil, aile bağlarımızı da besliyor. Birlikte üretmeyi
yaşatırken, paylaşmayı ve dayanışmayı canlı tutuyor.”
KIVAMINDA TURŞU İÇİN 70 YILLIK SIR
Yaklaşık 70 yıldır turşu kurduğunu belirten Şenay
İnceoğlu, bir kısmını kendi bahçesinden topladığı biber ve domatesler ile
pazardan aldığı kornişon, lahana ve havuç gibi sebzeleri annesinden öğrendiği
geleneksel yöntemlerle hazırlayıp, özenle kavanozlara yerleştirirken, turşuluk
sebzelerin seçiminden turşunun lezzetli, sert ve uzun ömürlü olmasına kadar
Urla usulü turşunun sırlarını da paylaşıyor:
“Lezzetin anahtarı doğru malzeme ve katkısız salamurada
gizli. Sebzeler taze ve diri olmalı. Limon tuzu yerine limon suyu kullanırım,
çünkü doğallığı korur. Elma sirkemi de kendim yaparım. Herkesin kendi damak
tadına göre bir tarifi var ama Urla’da temel kural değişmez. Doğal malzeme,
katkısız salamura ve bol sabır. Ve tabi en önemlisi her kavanozun içine
emeğimizle beraber sevgimizi de koyarız.”
URLA’NIN TURŞU GELENEĞİ
“Urla’nın turşu kültürü yalnızca sebzelerle sınırlı
değil, meyvelerle yapılan turşular da sofralarda oldukça sevilir. Urla usulü
turşularda genellikle semizotu, acur, taze fasulye ve börülce, yeşil kıl biber,
domates, kornişon salatalık, beyaz lahana ve havuç gibi sebzeler, çağla badem,
kelek, üzüm veya erik gibi meyveler kullanılır. Turşuyu sağlıklı olması için
mutlaka cam kavanoza kurarız, plastik şişe ve kavanozları asla kullanmayız.
Kapaklar mutlaka yeni olmalı. Salamurayı kendi yaptığımız elma sirkesi ve taze
sıkılmış limon suyuyla hazırlarız. Salamura suyunun malzemelerin altında
kalmamasına dikkat ederiz, aksi takdirde turşu bozulur. Mutlaka kaya tuzu
kullanırız. Tuz oranı önemli az olursa turşu yumuşar, fazla olursa tadı
bozulur. Her kavanoza ayrı bir sebze yerleştiririz, türlü kurmayız. Çünkü her
sebzenin olgunlaşma süresi farklıdır.”
BEYAZ TABAKA OLUŞMAMASI İÇİN EL DEĞDİRMEMELİ
“Turşuyu kurduktan sonra kapağını sıkıca kapatırız ve
olgunlaşması için bekleriz. Sürekli açıp ‘oldu mu?’ diye bakmak fermantasyonu
bozar. Kapak gevşekse hava girer, turşu yumuşar. Üzerinde beyaz tabaka
oluşmaması için kavanozdan çıkarırken mutlaka çatal ya da maşa kullanırız. El
değerse bozulma riski artar. Açıldıktan sonra da buzdolabında saklarız.”
URLA USULÜ GELENEKSEL TURŞU TARİFİ
Şenay İnceoğlu, hemen her yemeğin yanına yakışan,
özellikle kuru fasulyenin vazgeçilmezi olan turşu tarifini, Urla’ya özgü
geleneksel yöntemlerle paylaşıyor:
Malzemeler (5 litrelik kavanoz için):
Turşunun lezzeti, malzemenin temizliğinden ve
tazeliğinden başlar. Turşuluk olarak olabildiğince sert, diri, parlak, küçük ve
eşit boyda sebze ve meyveler tercih edilmeli.
3,5-4 kg yeşil domates, 3-3,5 kg küçük salatalık veya
acur, 2,5-3 kg biber, fasulye veya börülce. Her kavanoz için 1 baş sarımsak, 1
yemek kaşığı nohut (8-10 adet). İsteğe bağlı olarak maydanoz, semizotu,
dereotu, kereviz yaprağı, koruk üzüm veya asma yaprağı.
2,5 litre kaynatılıp soğutulmuş memba suyu, 1 çay bardağı iri kaya tuzu
(yaklaşık 250 ml), 1 litre elma sirkesi, 3 yemek kaşığı limon suyu, 1 tatlı
kaşığı şeker. Hafif bir tat isteniyorsa sirke yerine 2 su bardağı taze sıkılmış
limon suyu (400-450 ml) da kullanılabilir. Ama o zaman sirke kullanımıyla aynı
tadı yakalamak için tuz miktarı 1,5-2 su bardağına (yaklaşık 300-350 gr)
çıkarılmalı.
HAZIRLANIŞI:
Salamura Suyun Hazırlanışı:
Memba su en az 10 dakika kaynatılır ve soğumaya
bırakılır. Su soğumaya yakın uygun bir kaba alınarak içine elma sirkesi, limon
suyu, şeker ve kaya tuzu katılıp, karıştırılır. Şeker ve kaya tuzu eridiğinde
elde edilen salamura turşu suyu soğumaya bırakılır.
Turşu Malzemelerinin Hazırlanışı:
Cam kavanozlar ve kapaklar sıcak suyla yıkanır,
kurulanır. Sebzeler yıkanıp kurutulur. Sarımsakların kabukları soyulur. Büyük
boy domatesler bıçakla ortadan ikiye bölünür, küçük boy domatesler ise yalnızca
ortasından kesilir, ikiye ayrılmaz. Dileyenler domatesleri dörde de bölebilir
ya da hiç kesmeden bir kürdan yardımıyla birkaç yerinden delik açabilir.
Biberler genellikle bütün bırakılır; paşa biberlerinin uç kısmı hafifçe
çıtlatılır, kıl biberlerse ince uçlu bıçak ya da kürdanla zedelemeden delinir. Kornişon
salatalıklar da bütün bırakılır ve bir iki yerinden çizilir veya kürdanla
delinir. Lahanalar iri parçalar halinde doğranır, fasulye ve börülcenin uç
kısımları bıçakla hafifçe kesilir. Havuçlar çok ince olmayacak şekilde
doğranır. Kullanılan sebzelerde delme veya çizme işlemi, salamuranın sebzenin
içine geçmesini kolaylaştırarak turşunun daha kısa sürede olgunlaşmasını
sağlar.
Turşunun Yapılışı:
Kavanozun dibine nohutlar ve 2-3 diş sarımsak
yerleştirilir. Nohut hem fermantasyonu hızlandırır hem de turşuya kendine özgü
bir aroma katar. Ardından hazırlanmış sebzeler tek tip olarak ezilmemesine özen
göstererek aralarında boşluk kalmayacak şekilde sıkıca dizilir. Kat aralarına
birkaç diş sarımsak eklenir. Kavanoz ağzına kadar doldurulduktan sonra salamura
su sebzelerin üzerini tamamen örtecek şekilde dökülür. Dileyenler en üste
maydanozdan dereotuna kadar farklı aromalar ekleyebilir. Turşuyu kurduktan sonra
daha uzun süre dayanması ve havanın dışarı çıkması için 1 saat bekledikten
sonra kapağı sıkıca kapatılır. Turşular, serin, güneş görmeyen ve nemsiz bir
ortamda olgunlaşmaya bırakılır. Bu sürede salamura, sebzelerin içine işleyerek
hem dayanıklılığını artırır hem de istenen ekşi-tuzlu tadı kazandırır. Turşu
suyunu çekerse ilave salamura su hazırlanarak üzerlerine dökülür.
Olgunlaşma süresi sebzenin türüne ve kesilme biçimine
göre değişir ve genelde 10 ila 20 gün arasında sürer. Turşu bu süre zarfında
rengini ve aromasını oturtarak sofralarda yerini almaya hazır hale gelir.
KIRMA YEŞİL ZEYTİN VEYA URLA’DA BİLİNEN ADIYLA ÇEKİŞTE
Turşularını kurduktan sonra kışlık hazırlıklarını Kırma
Yeşil Zeytin’le taçlandıran Şenay İnceoğlu, Urla’nın geleneksel tarifini de
paylaşıyor. “Yeşil zeytinin, zeytinlerin olgunlaşmaya başladığı dönemde
toplanan mahsulle; çizme, kırma ve bütün zeytin olmak üzere üç şekilde
yapıldığını, özellikle tat, aroma ve kalite açısından kırma yeşil zeytinin en
beğenilen çeşit olduğunu belirterek “Kırma yeşil zeytin bizim buralarda
‘çekiçte’ ya da ‘çekişte’ olarak da bilinir” diyor.
URLA USULÜ KIRMA YEŞİL ZEYTİN TARİFİ
Şenay İnceoğlu, Urla Usulü Kırma Yeşil Zeytin Tarifini
şöyle anlattı:
“Zeytinler yeşil renkli, henüz kızarmamış ve sert olmalı.
Lezzet için yağ oranı yüksek yağlık zeytinler tercih edilir. Kırmaya başlamadan
önce ezik, çürük olanlar ayıklanmalı; çünkü bir tanesi bile diğerlerini bozar.
Yaprak ve sapları temizledikten sonra zeytinler yıkanıp kurumaya bırakılır.
Ardından sert bir zemin üzerinde, çekirdeğe zarar vermeden, etli kısımlarını
çatlatacak şekilde tokmak, taş ya da çekiç yardımıyla tek tek kırılıp, içi su
dolu derin bir kap içine atılır. Burada biriken zeytinler yarısına kadar içme
suyu doldurulmuş cam kavanoza alınır. Zeytin asitli bir ürün olduğu için pet
şişe yerine cam kavanoz kullanılmalı, en iyisi çift kapaklı olanlardır. Kavanoz
zeytinle dolunca üzerine su ilave edilir. Zeytinler suyun altında
kalmalıdır. Suyun yüzeyine çıkarsa hava ile temas edeceğinden kararır ve
bozulur. Bunun için en üste asma, dut veya incir yaprağı ya da yağlı kağıt
konur. Ağzı sıkıca kapatılıp, altına da su sızmasını önlemek için bir kap
yerleştirilir.”
HEMEN TÜKETİLMEYECEKSE, İLK ACI SUYUNDA BEKLETİLMELİ
Zeytinlerin hemen tüketilmeyecekse hiç süzme işlemi
yapmadan ilk acı suyunda bekletilip, karanlık ve serin bir yerde saklanması
gerektiğini ifade eden İnceoğlu, “Bu şekilde iki yıla kadar bozulmadan dayanır.
Acı su içinde bekletilmesi ve hava ile temas etmemesi zeytinleri korur.
Zeytinlerin uzun süre dayanması için tüm kavanozları aynı anda tatlandırmamalı,
sadece birkaç ayda tüketilecek miktar tatlandırılmalı” dedi.
YEŞİL ZEYTİNİN HAFİF ACI OLMASI MAKBULDÜR
İnceoğlu, tatlandırma sürecinin püf noktalarını da şöyle
anlatıyor:
“Tatlandırma hemen yapılmayıp, uzun süre acı suyunda
bekletilecekse zeytinler tüketilmeden önce 3-4 gün boyunca her gün suyu
değiştirilir, her seferinde biraz tuz eklenir. Eğer kısa zamanda tüketilecekse,
üçüncü günün sonunda acı su süzülüp, kavanoz tekrar içme suyu ile doldurulmalı
ve ağzı da sıkıca kapatılmalı. İlk acı su atılmamalı, sonradan kullanmak üzere
cam şişeye veya kavanoza alınmalı. Çünkü zeytinler tatlandırıldığında bu ilk
suyun içinde saklanırsa daha uzun ömürlü olur. Yedi ile 10 gün arasında bu
işlem tekrar edilir ve zeytinlerin tadına bakılır. Acılık oranı damak tadına
uygun hale geldiğinde salamura aşamasına geçilir. Zeytinler eğer büyük kavanoza
kurulmuşsa salamura aşamasında iki ayrı kavanoza bölünmeli. Çünkü zeytinler
hava ile ne kadar çok temas ederse bozulma çabuklaşır. Tatlandırma işleminden
sonra 4-5 ay kadar dayanır. Yeşil zeytinin hafif acı olması makbuldür. Acısı
alındıkça şifası da azalır.”
URLA USULÜ SALAMURA
“Salamura hazırlamak için 1 litre suya 1-1,5 yemek kaşığı
iri kaya tuzu ve 1-1,5 yemek kaşığı (yaklaşık 15-20 ml) taze limon suyu
eklenir. Arzuya göre tadını yumuşatmak için 1 tatlı kaşığı şeker de ilave
edilebilir (biz eklemiyoruz). Tuz tamamen eriyene kadar karıştırılır.
Zeytinler, hazırlanan salamura ile tamamen suyun altında kalacak şekilde
kavanoza yerleştirilir. Su yetmezse, aynı ölçüde hazırlanan salamura eklenir.
Üzerine dilimlenmiş limon koymak lezzeti artırır. Tatlandırılmış zeytinler
buzdolabında saklanmalıdır. Bazı bölgelerde tuz oranını kontrol etmek için
ilginç bir yöntem de uygulanır: Tuzlu karışımın içine temiz, iyice yıkanmış bir
yumurta bırakılır. Yumurta su yüzeyine çıkarsa, tuz oranı yeterlidir. Ama
çıkmazsa biraz daha tuz eklenir, ta ki yumurta suyun üstüne çıkana dek.”
“Urla’da her kavanoz, bir ailenin hikayesini içinde
taşır. Doğal malzemeler, el emeği, sabır ve paylaşma kültürü, hepsi bir
kavanozun içinde birleşir. Zeytin ve turşu hazırlarken limonunu, tuzunu, suyunu
doğru ölçülerle hazırlarsınız, ama asıl lezzet içine kattığınız sevgiden
gelir,” diyen Şenay İnceoğlu, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Turşular ekşi, kırma yeşil zeytin acı, ama sofralar
tatlıdır. Çünkü her kavanoza sevgi, emek ve geçmişten gelen bir kültür
katılır.”
Haber ve Fotoğraflar: Fulya OMAÇ - Urla / İZMİR
En Çok Okunan Haberler


Unpack ’26: 2026 Yılının Seyahat Trendleri Açıklandı
Expedia ve FeWo-direkt’in yeni raporu, seyahat motivasyonlarını, yükselen destinasyonları ve geleceğin tatil anlayışını ortaya koyuyor


Almanya Havalimanlarında Yeni Dönem: Düsseldorf’ta Entry-Exit Sınır Kontrol Sistemi Başladı
Avrupa Birliği’nin yeni dijital sisteminin ilk uygulaması Almanya’da hayata geçti


Yeni yeteneklere sahne açılıyor
ROBINSON ve TUI MAGIC LIFE, 2025/26 kulüp sezonu için Almanya genelinde işe alım turuna başlıyor


Bakan Uraloğlu: 23 yılda havacılık sektöründe yaklaşık 25 milyar dolar yatırım yaptık
Türkiye, uyguladığı hava ulaşım politikalarıyla dünya havacılığında parlayan bir yıldız haline geldi


THY Teknik AŞ ile LOT Polish Airlines arasında üs bakım hizmetleri anlaşması
İki şirket arasında imzalanan işbirliği, Avrupa pazarında güçlü bir ortaklığın ilk adımını oluşturuyor


Yapay zekâ ile havacılığın geleceğini şekillendirmek
Defterden dijital zekâya: Havacılık sektörü süreçlerini yeniden tasarlıyor


AJet’ten 9 Dolardan Başlayan Yurt Dışı Bilet Kampanyası
34 ülkede 59 şehre indirimli uçuşlar – 150 bin koltuk satışta


AB’de turizm rekor kırdı
2025’in ikinci çeyreğinde 826 milyon konaklama / Nisan’da kutlanan Paskalya ve artan uluslararası seyahat talebi büyümeyi hızlandırdı – Otel konaklamaları ilk kez 500 milyon eşiğini aştı


Corendon Airlines’tan 20nci yılında Avrupa’dan kutsal topraklara direkt uçuşlar
Royal Avis iş birliğiyle başlatılan Umre operasyonu, Almanya, Avusturya ve Hollanda’dan Cidde ve Medine’ye konforlu seyahat imkânı sunuyor


Simge Aköz, Corendon Sport Talks’ta: ‘Eczacıbaşı benim için ev demek’
Corendon Airlines’ın spora verdiği desteğin en özel yansımalarından biri olan Corendon Sport Talks’un 31. bölümünde, Eczacıbaşı Dynavit Takım Kaptanı ve Milli Libero Simge Aköz konuk oldu.


Konak’ta yeni rota: Alsancak’ta tarihe yolculuk
Konak Belediyesi, ilgiyle takip edilen “Konak Tarih Gezileri”ne Alsancak rotasını da ekledi.


Güney Afrika Turizm Bakanı Patricia de Lille TÜRSAB’ı ziyaret etti
İki ülke arasında turizmde iş birliğini güçlendirme hedefiyle yapılan görüşmede sürdürülebilirlik ve tanıtım ön plana çıktı


Biletbayisi dijitalleşen seyahat alışkanlıklarını paylaştı
Yapay zeka destekli sistemlerle kişiselleştirilmiş kullanıcı deneyimi hedefleniyor


ETİK Başkanı Mehmet İşler’den turizmde acil yapısal dönüşüm çağrısı
“Sektör yüksek faiz, vergi ve prim yükü altında eziliyor – kârlı doluluk dönemine geçilmeli”


Maximiles Black The Bodrum Cup’a GIGI Awards’tan 3 Ödül
Yelken tutkusunu iletişim başarısına dönüştüren organizasyon, “Yaratıcı Sponsorluklar” ve “Entegre Etkinlik Pazarlaması” kategorilerinde ödül aldı


Tedarik zinciri sorunları hava yolu sektörüne 2025’te 11 milyar dolara mal oluyor
IATA raporu, üretim ve parça tedarikindeki sıkıntıların yakıt, bakım ve kiralama maliyetlerini artırdığını ortaya koyuyor


Angola, ITB Berlin 2026’nın Resmi Partner Ülkesi Oluyor
Berlin’deki dünyanın en büyük turizm fuarı, 60. yılında Afrika’nın gizli mücevherini ağırlayacak


Göbeklitepe’de Ziyaretçi Rekoru: Günlük Ortalama 5 Bin Kişi
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki 12 bin yıllık ören yeri sonbaharda turizmde yeniden zirveye çıktı


TUIfly yeni genel müdürünü atadı ve yönetim kadrosunu yeniden yapılandırdı
Sven Freisenich, 2026 yılında Michael Garvens’in yerini alacak


Avrupa’nın en popüler şehir kaçamakları: Roma zirvede, Berlin altıncı sırada
TUI Musement, Avrupa’daki güncel arama trendlerine dayanarak en çok ilgi gören 30 hafta sonu destinasyonunu açıkladı.


ADAC, Aşırı Turizmi Popüler Destinasyonlarda Mercek Altına Aldı
Almanların çoğu turistik yoğunluğu büyüyen bir sorun olarak görüyor
