Tourexpi
Florida
Müzesi’nin Uluslararası Köpek Balığı Saldırısı Kayıtları’na göre köpek
balıkları her yıl 6 insanı öldürürken, insanlar yılda 100 milyon köpek balığı
öldürüyor.
Bilimsel
bir araştırmaya göre yeryüzünde yaşayan bütün canlıların yüzde 0,01'ini
oluşturan insanoğlu, ortaya çıktığı ilk günden bu yana, gezegendeki vahşi
hayvanların yüzde 83'ünün, bitkilerin ise yarısının yok olmasına yol açtı.
Bilimsel
çalışma gezegene en büyük zararı insanların verdiğini ortaya çıkarırken, aynı
zamanda bulgularıyla “insanların bu dünyadaki en tehlikeli tür” olduğunu da gözler
önüne serdi. Bu gelişmeler karşısında ünlü Alman filozof Nietzsche’nin
“İnsanlar arasında olmak, hayvanlar arasında olmaktan daha tehlikeli.” sözüne
katılmamak mümkün değil.
SOYU
TÜKENME TEHDİDİ ALTINDA 15 BİN’DEN ÇOK HAYVAN TÜRÜ VAR
İnsanların
dünya üzerindeki nüfusu, etkinlikleri ve kapladıkları alan hızla artarken
özellikle hayvanların yaşam alanları giderek daralıyor ve sayıları çok hızlı
bir şekilde azalıyor. Günümüzde kutup ayısından pandaya, deniz kaplumbağasından
Akdeniz fokuna, jaguardan leopara soyu tükenme tehdidi altında ‘15 bin’den çok
hayvan türü var. Bu sayı her yıl daha da artıyor. İklim krizi insanları
etkilediği kadar hayvanları da olumsuz etkiliyor. Özellikle kutup ayıları,
filler, kaplanlar ve gergedanlar değişen iklim koşullarında çok büyük bir
tehlikeyle karşı karşıya. Orangutanların yuvası olan ve palm yağı için yok
edilen Yağmur Ormanları, bu canların evsiz kalmasına yol açıyor. İslam dini
Peygamberi Hz. Muhammed “Ben size Allah’tan korkunuz, hayvanları incitmeyiniz,
rahatlarını bozmayınız demiyor muyum?” der bir hadisinde. İnsanoğlu incitmenin
ve rahatlarını bozmanın çok ötesine geçti maalesef..
BİRÇOK
HAYVAN ŞİDDET VE ZULME MARUZ KALIYOR
Çok
fazla sayıda hayvan eğlence sektöründen gıda ve giyim sektörüne kadar pek çok
alanda kapalı kapılar ardında şiddet ve zulme maruz kalıyor. Horoz ve köpek
dövüşleri, at ve tazı yarışları, deve güreşleri, Meksika rodeosu, kızak
köpekleri yarışları, boğa güreşi gibi bahis veya eğlence amaçlı olarak
yarıştırılan hayvan sayıları azımsanamayacak kadar fazla. Sirklerde şov
sergileyen hayvanlar, havuzlarda gösteri yapan yunuslar bu sunumları için
eziyetli eğitimlerden geçiyor. Tıbbi ürün ve kozmetik sektöründe hayvanlar
üzerinde deneyler hala çok yaygın. Afrika savanı başta olmak üzere dünyanın
birçok yerindeki birçok avcı kuşundan ördeğine, geyiğinden tilkisine, filinden
kaplanına, balinasından köpekbalığına binlerce hayvanı zevk için avlıyor. Yılanlar
derileri, vaşaklar, tilkiler ve vizonlar kürkleri için acımasızca katlediliyor.
Peki ya Hayvanat bahçeleri? Yüzlerce hektarlık ormanlarda özgürce dolaşan yaban
hayvanları doğal yaşamlarından alınıp kopartılarak kutu kadar alanlarda
parmaklıkların arkasında hapsediliyor. Devasa yılanlar küçük camekanların
ardında sergileniyor. Belli bir standartı olmayan hayvanat bahçelerinde çoğu
hayvan bakım maliyetleri yüksek olduğu için yeterince beslenemiyor. Her sene
milyonlarca ev hayvanı terk edilerek sokaklara bırakılıyor, barınaklara
gönderiliyor. “Allah der ki: Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Onlar şimdi
zulme susuyorlar ama ‘Hesap Günü’ konuşacaklardır!..” Yeryüzünde güzel
yaşasınlar, sonsuzlukta güzel konuşsunlar..
HAYVAN
HAKLARINDA TÜM DÜNYA SINIFTA KALDI
Bunların
dışında çok sayıda cani ruhlu kişi sırf kendi egoları için hayvanlara akıl
almaz işkenceler yapıyor. Kimi köpeği arabanın arkasına bağlayıp kilometrelerce
sürüklüyor, kimi minnacık bir kedi yavrusunu tekmeleyerek öldürüyor, kimi sırf türü
yılan olduğu için zehirli olup olmadığını dahi bilmeden bu canları gördüğü
yerde başına vura vura öldürüyor veya aracıyla eziyor. Kimi kediyi bacağından
ağaca asıyor, kimi sırf havladığı için pompalı tüfekle vuruyor, kimi bir lokma
ekmek peşinde koşan sokak hayvanlarını içine zehir veya kırık cam parçaları
koyduğu etle öldürüyor. Kimi bir ritüele kurban ediyor, kimi yeni bir ev veya
araba aldığında hayvan kurban edip kanını alnına sürüyor. Kimi de kurban
bayramı ibadetini yerine getirirken hayvanlara eziyet ediyor, yazılmasını
beklediği sevap, defterine günah olarak yazılıyor. Restaurantlarda severek
tüketilen deniz ürünlerinden ahtapotun yerken yumuşak ve lezzetli olması için
kafasının taşa defalarca vurularak öldürüldüğünü, AKP İzmir Milletvekili
Şebnem Bursalı’nın İtalya’da paylaştığı resimle gündem olan ıstakozların ise
masalara servis edilmeden canlı canlı mangala veya tencereye atılarak
pişirildiklerini biliyor muydunuz? Hintli pasifist siyasetçi ve düşünce adamı
Mahatma Gandhi “Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan
davranış biçimi ile değerlendirilir.” der. Hayvanların maruz kaldıkları
düşünüldüğünde dünyanın tüm milletlerinin büyüklüğünün ve ahlaki gelişimlerinin
sınıfta kaldığı rahatlıkla söylenebilir.
HEPİMİZ
BİRBİRİMİZ İÇİN YARATILMIŞIZ
Yazmakla
bitmeyecek zulümlerle katledilen ve işkencelere uğrayan hayvanlar oysa ki ilk
çağlarda önemsenip mağara duvarlarını renklendirmişler, Ortaçağ’da adlarına
kitaplar yazılacak, tabloları süsleyecek kadar değerli görülmüşler. Çağımıza
gelene dek pek çok iyi ve kötü serüven yaşamışlar. Günümüzde de aynı akıbetleri
yaşamaya devam eden hayvanlarla tarih boyunca bir arada yaşayan insanoğlu
onların etinden, sütünden, balından, hizmetinden, koruyuculuğundan asırlarca
yararlandı. Karınca yuvalarının ağızlarından yolunun güzargahını buldu,
depremlerde enkaz altından köpeklerin içgüdüleri sayesinde kurtuldu. Doğanın
küçük ama yaşam için önemi büyük olan arılar için
Einstein,
‘Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır, arı
olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz’ demiş. Yaratılan her canlının
sürdürülebilir bir yaşam için bir rolü var. Hepimiz birbirimiz için
yaratılmışız, yaşam çarkının birer dişlileriyiz.
“MAZLUMLARIN
LANETİ” KÖTÜ SONUÇ VERİR
İnsanlar
doğaya sahip çıkmadıklarında doğanın insanlara nasıl yıkımlarla karşılık
verdiği bilinen bir gerçek. Keza hayvanlar için de aynı şekilde. Osmanlı
döneminde 1910 yılında İstanbul'da yaşayan 80 bin'den fazla sokak köpeği toplu
bir şekilde Sivriada'ya gönderilmişti. Adaya bırakılan köpeklerin tamamı
açlıktan veya birbirlerini yiyerek ölmüştü. Tarihe “Hayırsızada Köpek Katliamı”
olarak geçen tarihimizin kara lekesi olan bu olaydan iki yıl sonra Marmara
Denizi’nde büyük bir deprem meydana gelmiş, İstanbul ve Tekirdağ’da ciddi kayıp
ve zararlar yaşanmıştı. Aynı yıl Balkan Savaşlarında Osmanlı en büyük toprak
kaybını yaşamıştı. Halk tüm bu yaşananları Osmanlı’nın köpekleri adaya sürgün
etmesine ve bu köpeklerin ölümüne bağlamıştı. “Mazlumların Laneti” kötü sonuç
verir. Allah korusun!!!
ÜZÜCÜ
DURUMLARIN YANINDA GÜZEL GELİŞMELER DE OLDU
Ülkemizdeki
ve dünyadaki genel tabloya baktığımızda üzücü pek çok durum olsa da, gün
geçtikçe umut veren gelişmeler de yaşanıyor. Ülkemizde 2020 yılında Gökçeada,
Bozcaada ve İzmir Alsancak’taki faytonlar başta olmak üzere tüm o süslü at
arabaları kaldırıldı. 2021’de Hayvanlara yönelik işlenen suçlar ‘Kabahatler
Kanunu’ kapsamından çıkartılıp, ‘Türk Ceza Kanunu’ kapsamına alındı. Yapılan
yasal düzenlemede hayvanlara yönelik işkence, kötü muamele, cinsel
istismar ve tecavüz gibi hak ihlalleri suç kapsamına alınarak hapis cezası
getirildi. Temmuz 2022 itibarıyla ‘Pet Shop’larda hayvan satışı yasaklandı.
Artık hayvanlara yönelik işlenen suçların çok daha ciddi yaptırımları var.
Hayvanların “yaşama hakkı”, “işkence görmeme hakkı”, “insanların malı olmama
hakkı” gibi hakları var. Kendi hayatlarını yaşamak için doğan hayvanların,
insana hizmet etmek, insanın eğlencesi olmak, doğal ortamına ve kendisine zarar
verilmesi için dünyaya gelmediği bir gerçek.
‘HAYVANLARI
KORUMA KANUNU’NA "ÖTANAZİ"
Geçtiğimiz
2 Ağustos’ta Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren yasa ise içerdiği
bazı maddelerle tüm hayvanseverleri üzdü ve ayaklandırdı. CHP kararı anayasa
mahkemesine taşıdı. Meclis'ten geçen yeni yasada ‘Hayvanları Koruma Kanunu’na
"ÖTANAZİ" yapıldı. AKP ve MHP oylarıyla Meclis’te kabul edilen yeni
kanun kapsamında saldırgan ve hasta olan, rehabilite olmayan hayvanlara ötenazi
uygulanacak yani uyutulacaklar, yani öldürülecekler. Nasıl tespit edilecek?
Yaşın yanında kurular da yanacak. Hayvanseverler ve hayvan örgütleri kanun
maddesinin meclisten geçtiği ilk günden günümüze yasanın iptal edilmesine
yönelik mitingler düzenlemeye devam ediyor. Yüreği sevgisiz yetişmiş, çoğu bir
sokak hayvanına dokunmamış insanların aksine iyi ki hayvanları seven ve onların
haklarını korumaya çalışan böylesi büyük bir kalabalık var. Bu kalabalık
sayesinde güneşin hayvanlar ve gelecekleri için de doğacağını umuyoruz. Nobel
Edebiyat Ödüllü yazar Anatole France, “İnsan ruhunun bir parçası hayvan
sevgisini tadana kadar uyanmaz.” demiş. Uyandırın onu.
YENİ
YASA CESARET VERDİ, KATLİAMLAR ARTTI
Kanun
çıktığı günden bu yana birçok şehirde toplu köpek katliamları yapılmaya
başlandı. Yeni yasa canilere ve kendi suçlarını masum canlara yükleyen
belediyelere cesaret verdi. Ankara’da 65 yaşındaki bir cani bir yavru köpeği
elindeki tırpanla acımasızca katletti. İzmir'in Menderes ilçesinde geçtiğimiz 5
Eylül'de gebe bir köpek boynundan asılarak katledildi. AKP’li Niğde Belediyesi,
köpekleri katlederek belediyeye bağlı barınağın yakınındaki toplu mezara
gömmesini ve bu katliamı ‘kanuna ve vicdana uygun’ açıklamasıyla savundu.
Bundan kısa bir süre sonra da 9 Ağustos’ta AKP’li Ankara Altındağ
Belediyesi’nin sokaktan topladığı köpekleri parçalayarak katlettiği basına
yansıdı. Bazı belediyeler zamanında kısırlaştırma yapmadıklarından dolayı
çoğalan köpek popülasyonunu “kanuna ve vicdana uygun” savunmasıyla hayvanları
katlederek çözmeye çalışmaya başladı.
‘TOPLAMA
KAMPI’NA DÖNÜŞEN BARINAKLAR
Oysa
ki yeni yasa sokaktaki tüm köpeklerin toplanarak sahiplendirilinceye kadar
barınaklarda bakılmasına hükmediyor, toplu katledilmeleri değil. Bakım
maliyetleri yüksek olduğu için koruyup kollama, besleme, tedavi etme yerine
katletme uygulanıyor. Yeni düzenlemeyle birlikte "topla, aşıla ve
kısırlaştır, yerine bırak" metodu da yürürlükten kaldırıldı. Barınaklar
artık hayvanların ömrünün sonuna dek kalacağı bir ‘Toplama Kampı’na dönüştü.
Yerel yönetimlere ise bakımevi kurmaları ve mevcut şartları iyileştirmeleri
için 31 Aralık 2028'e kadar süre tanındı. Yerel Hayvan Koruma Gönüllüleri
uygulaması kaldırıldı. Hayvanını terk edene 50 bin lira para cezası getirildi.
Avrupa uyum yasaları çerçevesinde çıkartılan bu kanun, sokak hayvanlarını kısacık
ömürlerinde yaşadıkları yerde koruyabilmeyi imkansız kıldı. Yeryüzünün en
tehlikeli türü “insan!” bu kez sokak hayvanları için sahneye çıktı.
KORUYAMIYORUZ!
Tüm
nimetlerini insanlara bahşeden doğa ve eski çağlardan bu yana insanlara
yoldaşlık eden, gerektiğinde de onları koruyan, etinden, sütünden, yumurtasından,
balından yararlandığımız, dostluklarıyla mutlu olduğumuz hayvanlar ne yazık ki sundukları
tüm bu nimetlere ve güzelliklere rağmen yeryüzünün en tehlikeli türü insana
karşı koruma altına alınma ihtiyacında. Bugün, bütün canlıların bir arada, uyum
içinde yaşamasının öneminin vurgulandığı, “4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma
Günü”. Ne kadar koruyabiliyoruz? Koruyamıyoruz! Hele ki yeni çıkan yasadan
sonra bu canları korumak daha da zorlaştı. Her canlının yaşamı değerlidir. Bu
canlılardan biri de kutsal kitaplarda dahi adları geçen hayvanlardır. Hz.
Muhammed hicretteki meşhur devesi Kasvâ, Süleyman Peygamber’le konuşan karınca
ve Belkıs’a gönderdiği Hüdhüd kuşu, mağarada yıllarca uyuyan Ashab-ı Keyf gençlerinin
köpeği Kıtmir, Hz. İbrahim’e gökyüzünden hediye gönderilen koç, Musa
Peygamber’in yılana dönüşen asası, balığın karnındaki Yunus Peygamber, bal
üreten arılar, fillerden ordu ve daha birçok hayvanın adı Kur-an’da geçiyor.
4
EKİM
Bu
özel gün, hayvanları korumak ve onların da sahip olduğu haklara yönelik
farkındalık yaratmak için tüm dünyada kutlanıyor. İlk kez 1925’te Almanya’nın
başkenti Berlin’de gerçekleştirilen etkinlik, 1931’de İtalya’nın Floransa
kentinde düzenlenen toplantı sonrası uluslararası boyut kazandı. Bu özel günün
4 Ekim’de kutlanmasının nedeni ise doğanın ve hayvanların koruyucusu olarak
bilinen Aziz Francis’in bayram günü olması. İtalya'nın da koruyucu azizi olan
St. Francis’in bayramında Hristiyanlar özellikle Katolik, Protestan ve Anglikan
kiliseleri geleneksel olarak hayvan kutsama törenleri gerçekleştirir. İnsanların
hayvanlara karşı sevgi ve şefkat duygularını uyandırarak, onların korunmasını
sağlamak amacıyla tüm dünyada kutlanan bu özel günde birçok büyük market ve pet
shop da mama ve hayvanlarla ilgili ürünlerde indirime giriyor. Aziz Francis,
ilahi ışığınla tüm hayvanları yeryüzünün en tehlikeli türü başta olmak üzere
tüm kötülüklerden koru..
SEVMİYOR
DİYE ZARAR VERME LÜKSÜNE KİMSE SAHİP DEĞİL
Tıpkı
bizler gibi yeryüzünün sakinleri olan hayvanların, yaşama, korunma, barınma
gibi temel hakları olduğunu unutmayalım. Bu temel hak ve ihtiyaçlarının yanı
sıra tek istedikleriyse saygı ve sevgi görmek, eziyet edilmemek. Bir köpeğin
başını okşadığımızda, tüylerini sıvazladığımızda tüm samimiyeti ve sevgisiyle evimize
kadar bize eşlik eder. Yiyecek verdiğimizde ise minnetle gözlerimizin içine
bakar. Bu kadar sevgi yumağı ve insan dostudurlar. Sevgiye ihtiyaç duyar,
korunmak ve kollanmak isterler. Bizlerin onlara verdiği küçücük bir sevgiye
kocaman karşılık verirler. Hayvanseverler tarafından saygı gösterilen ve sevgi
beslenerek yaşayan sevgi yumağı bu canları
sevmeyenler
de var ne yazık ki. Elbette ki kimse sevmek zorunda değil, ancak varlığına
saygı duymak zorunda. Hiç kimse sevmiyor diye zarar verme lüksüne de sahip
değil. Dünya sadece insanlara ait değil. Yaratılan tüm canların yaşama hakkı
var. Hayvanları korumak, sadece onlar için değil, doğanın bütünlüğü ve dünyanın
geleceği için de hayati bir görev. Bu görev, her birimizin omuzlarına düşen bir
sorumluluk. Hayvanlar potansiyel tehlike değil, onlar eko-sistemin
koruyucuları. Hayvanlara eziyet ve işkence yapmak bir insanlık suçu. Alman
filozof ve yazar Arthur Schopenhauer, “Hayvanlara karşı acımasız olan, iyi
bir insan olamaz.” der. İyi birer insan mıyız?
EMANETE
HIYANET ETMEYELİM
Yaratılmış
her canlı gibi doğanın dengesinin korunmasında, besin zincirinin oluşumunda
olmazsa olmaz rolleri bulunan hayvanlar da Allah'ın eseridir ve insanoğluna
emanettir. “En am suresi 38. ayet: “4 ayağı ile yere basanlar,2 kanadı ile
uçanlar, toprağa kök salanları da ben yarattım. Onların da hisleri, duyguları
var. Korumasını size bıraktım.” der. Emanete hıyanet etmeyelim. Hiçbir canlıyı
incitmeyelim. Özellikle kış şartlarında sokak hayvanlarına karşı daha duyarlı
olalım. Kapılarımızın önüne bir kap mama, bir tas su bırakıp zorlu kış
sürecini atlatmalarına yardımcı olalım. “Şarlo" karakteriyle özdeşleşen
sanatçı Charlie Chaplin “Her kim aç bir hayvan beslerse aynı zamanda ruhunu
besler.” demiş. O halde ruhlarımızı obez olana dek besleyelim.
YAŞAMA
TUTUNMALARINA KATKI SAĞLAYALIM
Haklarına
saygı gösterelim, yaşam alanlarında barınmalarına destek olalım, koruyalım,
kötü muamele etmeyelim. Sahipsiz sokak hayvanı yoktur. Sokakta yaşamaya çalışan
hayvanların sahibi bizleriz. Aynı çevreyi, ekolojik dengeyi paylaştığımız
hayvanlar, bizlerin yaşadığı sokaklarda aç, hasta ve çaresiz dolaşmamalı. Yemeklerimizi
paylaşarak veya aldığımız mamaları vererek yaşama tutunmalarına katkı
sağlayalım. Mümkünse barınaktan bir can sahiplenelim ama bir süs eşyası gibi
değil. Hevesimiz geçince veya bakması zor gelince sokağa terk etmeyelim. Bir
hayvanı sahiplenirken günlük değil ömürlük bilinciyle sahiplenelim.
ETRAFLARINDA
GÜZEL RUHLU İNSANLAR ÇOKÇA OLSUN
Bugün
4 Ekim, Dünya Hayvanları Koruma Günü. Bizim gibi can taşıyan ve bu dünyada
bizler kadar yaşama hakkına sahip olan, hayatımıza ayrı bir renk, güzellik,
huzur ve neşe katan tüm can dostlar için öncelikle daha merhametli ve vicdanlı
insanlarla karşılaşmalarını, tekmeleyip, işkence eden, bir anlık hevesle alan
ama hevesi geçince sokağa terk eden, hor gören, insanlıktan yoksun kötü ruhlu
insanlar yerine sevgi sunan, bir tas su - bir kap mama, sıcak bir yuva veren,
onları kollayıp koruyan güzel ruhlu insanların etraflarında çokça olmasını
diliyoruz. Bu özel günlerinin minik dostlarımızın yaşama haklarının
korunmasına, sağlıklı ve refah içinde yaşamalarına vesile olmasını ve
hayvanlarla ilgili yeni yasanın anayasa mahkemesinden geri dönmesini diliyoruz.
Tanrı tüm canları iyi insanlarla karşılaştırsın.
Fulya
OMAÇ / İZMİR
En Çok Okunan Haberler
Ruslar 2024’te en çok Türkiye’ye seyahat etti
Rusya Seyahat Endüstrisi Birliği Başkan Yardımcısı Dmitriy Gorin, bu yıl yaklaşık 30 milyon Rus'un yurt dışı seyahati gerçekleştireceğini belirterek, Türkiye’nin en çok ziyaret edilen ülke olduğunu söyledi.
Antalya, nüfusunun 7 katından fazla turist ağırladı
Yaklaşık 2 milyon 365 bin nüfusa sahip Antalya, yılın 11 ayında 16 milyon 606 bin 501 yabancı turistin tatil rotasında yer aldı.
Türkler Yunan Adalarında Kendilerini Evlerinde Gibi Hissediyorlar
Türkiye’nin en büyük turizm platformlarından biri olan TTI İzmir "Uluslararası Turizm Ticaret Fuar ve Kongresi" bu yıl da dünyanın dört bir yanından gelen turizm sektörü aktörlerini ziyaretçileriyle Fuarİzmir'de buluşturdu.
Corendon Airlines, İstanbul’da 2024’ün ‘En’lerini açıkladı
Corendon Airlines, 2024’te doluluk oranını geçen yıla göre artırdı.
Termal tesislerde yeni yıla doğru hareketlilik artıyor
Türkiye'nin termal turizmde önde gelen bölgelerinden Balıkesir'in Edremit ve Yalova'nın Termal ilçelerinde kış mevsiminin başlamasıyla özellikle hafta sonları artan hareketlilik, yılbaşı rezervasyonlarına da yansıyor.
Pegasus, Boeing ile 200 uçaklık sipariş anlaşması imzaladı
Pegasus Hava Yolları, büyüme hedefleri doğrultusunda filosunu daha da güçlendirmek için Boeing ile 200 uçaklık yeni sipariş anlaşması imzaladı.
Yeni lüks turizm
Her şey dahil tatil köyleri Karayipler'de birkaç yıldır faaliyet gösteriyor, Avrupa'da ise daha mütevazılar, ancak değişimin çanları şimdiden çalıyor.
Ekolojik Köy Projesi: Çanakkale’nin Yeni Ekoturizm İncisi
Salihler Köyü’nde başlatılan Ekolojik Köy Projesi, tamamen çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir yaşam alanı inşa etmeyi amaçlıyor.
FTI markasının alıcısı onun en beklenmedik rakibi
Bir alıcı, bu yılın Haziran ayında iflas ettiğini açıklayan FTI Group'a ait markaların ve çevrimiçi alan adlarının büyük bir bölümünü devraldı.
Kırgızistan'ın Karakol şehri kış turizminin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor
Kırgızistan'ın incisi olarak nitelendirilen Issık Göl Bölgesi'nin doğu kıyısına 12 kilometre mesafedeki Karakol şehri, modern kayak merkezleriyle kış turizminin uğrak noktaları arasında yer alıyor.
Macaristanlı futgolfçüler Antalya'dan memnun ayrıldı
Macaristan Futgolf Federasyonu Başkanı David Vörös, Avrupa Şampiyonası'nın yapıldığı Antalya'dan memnun kaldıklarını ve takımlarının şampiyona performansından gurur duyduklarını belirtti.
Corendon Airlines Tahtalı Run to Sky, 2025 yılında Skyrunning World Series takvimine girdi
9- 10 Mayıs 2025, Kemer – Antalya / 2015 yılından bu yana düzenlenen Türkiye’nin ilk Skyrunning Yarışı.
Almanya’nın belli başlı turizm birlikleri seçim öncesinde ‘ekonomi politikasında atılım’ istiyor
Bugün güvenoyuna ilişkin yapılan oylama ile 23 Şubat 2025’te yapılacak olan Almanya Federal Meclisi seçimleri için yol açılmıştır.
Kilitbahir Kale Müzesi yeni yılda tekrar ziyaretçilerine kavuşacak
Kalede doğal koşullardan kaynaklı yıpranmalar nedeniyle başlatılan kısmi restorasyon kapsamında kale duvarlarının yüzeyinde ve üst yürüme yollarında oluşan bitkilerle niteliksiz derzler temizleniyor, gezi güzergahındaki ahşap merdi
Sinop hedeflediği 1,5 milyon ziyaretçi sayısını yakaladı
İl Kültür ve Turizm Müdürü Fatih Güzel, "2025 yılı için büyüme hedefimizi yüzde 20 olarak belirlemiş durumdayız. Nihai hedefimiz ise turizmi 12 aya yayarak sadece sezonda değil, sezon dışında da şehrimizde hareketliliği sağlamak
Orta Çağ izlerini taşıyan şehir: Brugge
Belçika'nın Batı Flandre bölgesinin başkenti Brugge, orta çağdan kalma yapıları ve kanallarıyla dünyada en fazla turist çeken şehirlerden biri.
Uludağ'daki turizm işletmeleri yılbaşına hazır
Türkiye'de "kayak ve kış turizmi" denilince akla ilk gelen bölgelerden Uludağ'da, yaklaşık 5 bin yatak kapasiteli otel ve tesislerde yılbaşı hazırlıkları tamamlandı.
Corendon Turizm Grubu’ndan Sürdürülebilir Enerji Adımı: GES ile Çevreye Katkı
Yenilenebilir Enerji ile Çevre Dostu Çözümler.
‘Basmane Çukuruna Yapılacak Projede Beş Yıldızlı Otel Yer Almalı
Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği(ETİK) Başkan Yardımcısı Bülent Tercan, İzmir kent merkezinde çirkin görünümü ve sorunlu durumuyla yıllardır çözümsüz bir şekilde bekleyen Basmane Çukuru için düşünülen proje
Ayvalık açıklarında 1500 yıllık ticaret gemisi batığı bulundu
"Türk Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras" kapsamında Balıkesir'in Ayvalık ilçesi açıklarında 1500 yıllık ticaret gemisi batığı bulundu.
Uluslararası medya İspanya'daki ‘turist karşıtı tırmanışı’ yansıtıyor
Çeşitli Avrupa medyasında, 5 Aralık'ta Arona (Tenerife) belediyesindeki Las Vistas ve El Camisón plajlarında iki yüz şezlongda meydana gelen vandalizm eylemlerine ilişkin haberler yer aldı.