Tourexpi
2024’te
yürürlüğe giren yasa, sokak köpeklerinin toplanarak barınaklara alınmasını
öngörse de uygulamadaki aksaklıklar hem hayvanların yaşam hakkını hem de
toplumun güvenliğini tehdit ediyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan
Çeşme Doğa ve Hayvanları Sevenler ve Koruyanlar Derneği Başkanı ve HAYAT
Federasyonu Başkanı Semra Çetinsoy, sokak hayvanları meselesinin yalnızca
barınak veya güvenlik boyutuyla sınırlı olmadığını; toplumsal algı, yanlış
inanışlar ve yıllardır çözülemeyen yapısal sorunlarla iç içe geçtiğini ve
belediyelerin yüzeysel uygulamalarının sorunu büyüttüğünü vurguladı. Yüzeysel
uygulamaların etkisi, sokak hayvanları sorununu derinleştirirken, bu durumu
belgeleyen somut veriler Şubat 2025 raporuyla ortaya kondu.
SADECE
273 BELEDİYEDE HAYVAN BARINAĞI VAR
Hayvan
Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) ve Yaşamdan Yana Derneği’nin 7527 sayılı
Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişikliklerin sahada ne ölçüde
uygulandığını değerlendirmek amacıyla hazırladığı ‘Türkiye Geneli Belediye
Hayvan Barınakları Raporu’nda CİMER üzerinden belediyelere yapılan bilgi edinme
başvurularından elde edilen veriler doğrultusunda barınakların kapasitesi,
çalışma koşulları ve yerel yönetimlerin şeffaflık düzeyi incelendi. Rapora
göre, başvurulan 1408 belediyeden yalnızca 1111’i yanıt verirken, bunların
273’ünde hayvan barınağı bulunduğu, en az 26’sının ruhsatsız faaliyet
gösterdiği, 838 belediyenin ise barınağı olmadığını bildirdiği veya bu konuda
bilgi paylaşmadığı tespit edildi. Ülke genelindeki toplam barınak kapasitesinin
89 bin 451 hayvanla sınırlı kaldığı belirtilirken, bu sayının sokakta yaşayan
yaklaşık 4 milyon köpeği barındırmaya yetmeyeceği vurgulandı. Raporda ayrıca,
171 belediyenin hayvan toplama işlemlerini zabıta veya temizlik birimleri
aracılığıyla, 9 belediyenin ise bu hizmeti özel şirketlere devrederek yürüttüğü
bilgisi paylaşıldı. Bu tablo, mevcut barınak kapasitesinin sorunun büyüklüğü
karşısında ne denli yetersiz kaldığını açıkça gözler önüne seriyor.
ÇÖZÜM,
“KISIRLAŞTIR-AŞILAT-YERİNDE YAŞAT
Hayvan
hakları örgütleri ve hayvanseverler belediyelerin toplama yöntemlerindeki
sorunlara ve barınak koşullarındaki eksikliklere uzun süredir dikkat çekerken,
yasanın yürürlüğe girmesinden önce başlayan bu eleştiriler, uygulamada yaşanan
ihlallerle birlikte daha da güçlenmiş durumda. Uzmanlara göre kalıcı çözüm,
“kısırlaştır-aşılat-yerinde yaşat” modelinin eksiksiz uygulanmasından geçiyor.
Buna, hayvan üretimi ve satışının tamamen yasaklanması, belediyelerin yasal
sorumluluklarını yerine getirmesi ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi eşlik
ettiğinde hem hayvanların yaşam hakkı korunabilecek hem de sokak popülasyonu
kontrol altına alınabilecek. Ancak sahada yaşananlar, önerilen bu modellerle
yürürlüğe giren yasanın birbirinden ne kadar uzak olduğunu da net biçimde
ortaya koyuyor.
“KATLİAM
YASASI” TARTIŞMALARI SÜRÜYOR
Geçen
yıl yürürlüğe giren ve kamuoyunda “katliam yasası” olarak nitelenen Hayvan
Hakları Yasası, aradan geçen sürede toplumsal gerilimi azaltmak bir yana, yeni
tartışmaların odağına yerleşti. Yasanın uygulanmaya başlamasıyla birlikte
Altındağ, Gebze, Mamak, Mersin, Suruç ve Niğde gibi birçok bölgede barınaklarda
toplu öldürme vakaları basına yansıdı; sokak köpekleri sistematik biçimde
toplanarak barınaklara kapatıldı, kötü muameleye maruz bırakıldı ya da çeşitli
yöntemlerle yaşamdan koparıldı. Ülke genelinde hayvanlara yönelik şiddet ve suç
vakalarının artması, yasaya yönelik tepkileri daha da büyüttü. Yasanın
yürürlüğe girdiği ilk yıl içerisinde yalnızca köpekler değil; kediler, kuşlar,
yaban domuzları, tilkiler, kazlar, foklar ve farklı türler de çeşitli
kampanyaların konusu haline geldi. Özellikle bazı maddelerin yerel yönetimlere
“müdahale” ve gerektiğinde “imha” yetkisi tanıması, hayvan hakları savunucuları
tarafından temel yaşam hakkına açık bir tehdit olarak değerlendiriliyor.
ÇEŞMELİ
BAŞKAN ÇETİNSOY: ÖNCE ONLARI KENDİMİZE ALIŞTIRDIK, SONRA VARLIKLARINDAN
RAHATSIZ OLDUK”
Çeşme
Doğa ve Hayvanları Sevenler ve Koruyanlar Derneği ve Hayat Federasyonu Başkanı
Semra Çetinsoy, sokak hayvanları sorununu, barınak yetersizliklerinden yerel
yönetimlerin görevlerini tam olarak yerine getirememesine, toplumsal
farkındalık eksikliğinden çözüm önerilerine kadar pek çok açıdan değerlendirdi.
Meselenin doğru ele alınabilmesi için “kısırlaştır-aşılat-yerinde yaşat”
modelinin eksiksiz uygulanması gerektiğini vurgulayan Çetinsoy, sokak
hayvanları sorununu yıllardır çözülemeyen kronik bir mesele olarak tanımladı.
Evcil hayvanlar grubunda yer alan kedi ve köpeklerin yüzyıllar önce insanlar
tarafından çeşitli amaçlarla doğal yaşamdan koparıldığını hatırlatarak, bu
hayvanların zamanla insanlara alıştığını ve insanların da onları yaşam
alanlarının bir parçası haline getirdiğini belirtti. Ancak değişen yaşam
koşulları, şehirleşme ve toplumsal tutumların bu ilişkiyi olumsuz etkilediğini
vurgulayan Çetinsoy, “Önce onları kendimize alıştırdık, sonra varlıklarından
rahatsız olduk” diyerek, bu çelişkinin sokak hayvanları sorununu derinleştiren
en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtti.
“TOPLUMSAL
KORKULAR BÜYÜYOR, YANLIŞ ALGILAR SORUNLARI BESLİYOR”
Son
yıllarda sokak hayvanlarına yönelik tahammülsüzlüğün belirgin biçimde
arttığını, konunun çoğu zaman olduğundan fazla büyütülerek bir korku ve fobiye
dönüştürüldüğünü dile getiren Çetinsoy, “Özellikle medyada yer alan bazı
abartılı ve tek taraflı haberler, toplumda korku ve yanlış inanışların
yayılmasına zemin hazırladı. Sokakta yaşayan her köpek saldırgan değildir. Ama
medyada sürekli tehlike senaryoları üzerinden yapılan yayınlar, insanlarda
korku yaratıyor. Bu korku da zamanla gerçeğin yerini alıyor. Algılar gerçeği
gölgede bırakıyor. Yanlış inanışlar ve büyütülen korkular, sokak hayvanlarına
yönelik olumsuz tutumları güçlendiriyor bu yaklaşım sorunun çözümünü
kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırıyor” dedi.
HAYVANLARA
KÖTÜ MUAMELE DERİN PSİKOLOJİK YARALAR AÇIYOR
Sorunun
tek sorumlusunun hayvanlar gibi gösterildiğini vurgulayan Çetinsoy, yıllardır
işkenceye, kötü muameleye ve ölümlere tanıklık edildiğini, bu durumun özellikle
çocuklar ve hayvanseverler üzerinde derin psikolojik yaralar açtığını söyledi.
“Şefkat ve merhamet gibi toplumsal değerlerimiz açısından çocuklara kötü örnek
oluyoruz. Öldürmenin çözüm olmadığı artık aşikar. Hayvanların üreme içgüdüsü
nedeniyle sayılarını azaltmak mümkün değil. Eğer öldürmek çözüm olsaydı, bugün
bu sorunu konuşmuyor olurduk” diye konuştu.
HAYVANLARA
SERT TEPKİ, İNSANLARA HOŞGÖRÜ
Toplumun
hayvanlara gösterdiği sert tepkiyle insanlara gösterdiği hoşgörü arasındaki
çelişkiye de dikkat çeken Çetinsoy, “Her gün işkence, tecavüz, cinayet, gasp,
kan davası, sapıklık, madde bağımlılığı gibi nedenlerle onlarca insanın insan
eliyle katledildiğini dehşetle izliyoruz. Buna rağmen, kendi cinsine karşı
gösterilen hoşgörü çok daha fazla. Kaybolan insan hayatlarının hesabı
verilemiyor ama hayvanlara uygulanan cezalar ölümle sonuçlanıyor” dedi.
HİÇBİR
ZAMAN BİZ İNSANLAR KADAR ACIMASIZ YA DA İHANETKAR OLMADILAR
Çetinsoy,
insanların hayvanlara uyguladığı cezaların çoğu zaman son derece ağır olduğunu
vurguladı. Sokak hayvanlarının pek çoğunun, işlemedikleri suçlar nedeniyle
hayatlarını kaybettiğini belirterek, “Bu hayvancıklar insanlara ne yapmış
olabilir? Gasp mı etmişler, sahtekarlık mı yapmışlar? Doğayı insafsızca bozup
dünyanın sonunu mu hazırlamışlar? Elbette hayır. Onlar sadece yaradılışlarının
gerektirdiği şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Hiçbir zaman biz
insanlar kadar acımasız ya da ihanetkar olmadılar,” ifadelerini kullandı.
30
BİN KÖPEK BİR YIL İÇİNDE 100 BİNİ BULABİLİYOR
Sorunun
çözümünde en etkili yöntemin kısırlaştırma olduğunu hatırlatan Çetinsoy,
uygulanacak programın ve izlenecek yolun büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
Geçmişte yürütülen bireysel ve kurumsal kısırlaştırma çalışmalarının plansızlık
nedeniyle istenilen sonucu vermediğini belirterek, “Toplu halde sokaktan
toplanan hayvanların bir kısmı kısırlaştırılıp geri bırakıldı, bir kısmıysa
barınaklara kapatıldı. Ancak yeni yasayla birlikte artık tüm hayvanlar
barınaklara toplanıyor. Bu kadar hayvanı barındıracak yeterli tesis olmadığı
için sonları çoğunlukla ölümle bitiyor. Kısırlaştırma zahmetli ve uzun soluklu
bir işlem olduğundan kısa vadede çözülmesi zor. Kısırlaştırılıp sokağa
bırakılan grupların üremeleri dururken, henüz toplanamayan ve
kısırlaştırılmamış olanların üremeleri devam edecektir. Şöyle ki, bugün
sokaklarında 30 bin köpek olan bir ilde, bu sayı bir yıl içinde 100 bini
bulabiliyor. Bunun yarısı (15 bin) dişi olsa, yılda bir defa çoğalsa (iki defa
da çoğalıyor), her seferinde 5 yavru yaşasa (8-10 adet olabiliyor), bir senede
75 bin adet köpek ilave olacak, sayıları mevcutlarla birlikte 100 olacak
demektir. Ortaya çıkan tablo katlanarak büyüyor. Bu nedenle, yüzeysel
uygulamalarla sonuç almak mümkün değil. Doğru yöntem, önce sokaktan çekip
kontrollü bir barındırma sistemi kurmak, ardından program dahilinde kademeli
bir kısırlaştırma süreci yürütmektir. Bu çalışmaların etkili sonuç vermesi en
az on yıl sürecektir,” diye konuştu.
BÜYÜK
BARINAKLAR ÇÖZÜM DEĞİL
Çetinsoy,
hayvan sahiplerinin sorumluluklarını da hatırlatarak, tüm evcil hayvanların
5199’a göre yasal zorunluluk gereği kayıt altına alınması ve
kısırlaştırılmasının şart olduğunu belirtti. Yavru sahibi olmak isteyenlerin
ise doğacak yavrular için sahiplendirme garantisi vermesi gerektiğini söyledi.
Barındırma konusunun ise en kritik noktalardan biri olduğunu vurgulayan
Çetinsoy, “Çok sayıda hayvanın büyük barınaklarda tutulması hem sağlık hem de
maliyet açısından ciddi riskler taşıyor. Böyle ortamlarda üremeyi durdurmak ve
hayvanların sağlığını korumak neredeyse imkansız. Ayrıca beslenme ve
veterinerlik giderleri için büyük bütçeler gerekiyor. Barınağı ya da geçici
bakım evi olmayan yüzlerce belediye var. Bu yerlerde sahipsiz hayvanların sonu
sadece ölüm oluyor,” dedi.
HAYVANLAR
BİRER SORUN DEĞİL, BU COĞRAFYANIN PARÇASI
Çözüm
için bilimsel verilere dayalı politikaların şart olduğunun altını çizen
Çetinsoy, toplumsal bilgilendirmenin ve şeffaf yönetim anlayışının önemine
vurgu yaparak, “Sokak hayvanları sorununu gerçekçi biçimde çözebilmek için
yerel yönetimlerin planlı, koordineli ve vicdanlı bir yaklaşım sergilemesi
gerekiyor. Toplumun doğru bilgilendirilmesi, yanlış inanışların ve korkuların
giderilmesinde kritik bir rol oynuyor. Hayvanların birer sorun değil, bu
coğrafyanın parçası olduklarını kabul etmeliyiz” şeklinde konuştu.
SAHİPLENDİRME
AĞI ÖNERİSİ
Çözümün
temelinde sahiplendirme olduğunu belirten Çetinsoy, farklı kurumların bu sürece
aktif olarak dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Resmi kurumlar, özel sektör iş
yerleri, okullar, huzurevleri, yetiştirme yurtları, rehabilitasyon merkezleri,
askeri birlikler, karakollar, fabrikalar, AVM’ler, cezaevleri ve sitelerin bu
süreçte önemli rol üstlenebileceğini vurguladı. Sitelerde hane sayısına göre
sahiplendirme yapılabileceğini, masrafların ise ortak giderlere küçük
katkılarla karşılanabileceğini söyledi. Bu yöntemle hem ekonomik hem de
sağlıklı bir bakım sisteminin kurulabileceğini belirtti.
EK
BÜTÇEYE GEREK KALMADAN SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR SİSTEM KURULABİLİR
Bu
uygulamalara ilişkin kuralların, ilerleyen dönemde hazırlanacak yönetmelik ve
tüzüklerle netleştirilebileceğini ifade eden Çetinsoy, bu şekilde belirlenecek
şartlarda hayvan bakımının çok daha ekonomik ve sağlıklı olacağını söyledi.
Hayvanların beslenme ihtiyaçlarının, bulundukları kurumların artan
yiyeceklerinden karşılanabileceğini; bu sayede ek bütçeye gerek kalmadan
sürdürülebilir bir sistem kurulabileceğini dile getirdi. Ayrıca hayvanların çok
sayıda ve kalabalık ortamlarda bir arada yaşamasına gerek kalmayacağı için,
çeşitli hastalıklara yakalanma oranının da düşük olacağını; dolayısıyla sağlık
harcamalarının da önemli ölçüde azalacağını vurguladı.
“KATLİAM
YASASI’NA TEPKİ VE 4 EKİM ÇAĞRISI”
Son
olarak 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’ne ilişkin mesaj veren Çetinsoy, 2
Ağustos 2024’te yürürlüğe giren yasayı “Katliam Yasası” olarak nitelendirerek
tepkisini, “Hem çok kızgın hem de çok üzgünüz” sözleriyle dile getirdi. 4
Ekim’in yalnızca bir kutlama değil, aynı zamanda bir hatırlatma ve çağrı
olduğunu belirten Çetinsoy, kalıcı ve adil bir sistem kurulmadıkça sorunun
çözülemeyeceğine dikkat çektiği konuşmasını şöyle noktaladı:
“Her
gün yeni bir kötü haberle kahroluyoruz. Kendi ilçemizden bile hayvanlara dair
yürek burkan olaylar geliyor. Bu şartlarda 4 Ekim’i kutlamak mümkün değil.
Kimse hayvan sevmek zorunda değil ama zarar vermek, yok etmek zorunda da değil.
Allah bu insanlara yaşattıklarını yaşamadan ölümü nasip etmesin.”
KARINLARI
TOK VE ÖZGÜRCE YAŞAM SÜRMELERİNİ DİLİYORUZ
Bugün,
bütün canlıların bir arada, uyum içinde yaşamasının öneminin vurgulandığı, “4
Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü”. Peki ne kadar koruyabiliyoruz?
Koruyamıyoruz! Hele ki geçen yıl yürürlüğe giren ve hayvanseverlerce “Katliam
Yasası” olarak nitelendirilen yasadan sonra bu canları korumak ne yazık ki daha
da zorlaştı. Oysa ki bu dünya yanı başımızda bizimle birlikte yaşayan sayısız
canlının da evi. Ve onlar da bizler gibi can taşıyan, sadece hayatta var olma
mücadelesi veren ve bu dünyada bizim kadar yaşama hakkı olan canlılar. Mahatma
Gandhi’nin “Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış
biçimi ile değerlendirilir” sözünü hatırlayarak, tüm hayvan dostlarımızın kötü
muamele ve ihmale maruz kalmadan; güven içinde, sağlıklı, karınları tok ve
özgürce yaşam sürmelerini, sokaklarda, barınaklarda ya da evlerde, yanlarında
merhametli, vicdanlı insanların olmasını diliyoruz.
HAYDİ,
BU 4 EKİM’DE BİZLER DE PATİLİ DOSTLARIMIZ İÇİN ELİMİZİ UZATALIM
Hayvanlar
sadece çevremizin değil, aynı zamanda toplumlarımızın da bir parçası ve onlara
bakmak ortak sorumluluğumuz. 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü kapsamında
hafta boyunca ve güne özel, çeşitli marketlerde ve alışveriş sitelerinde mama
ve hayvanlarla ilgili tüm ürünlerde yüzde 50 civarı indirim oluyor. Haydi, bu 4
Ekim’de bizler de patili dostlarımız için bir şeyler yapalım. Bir tas su, bir
kap mama ve sıcak bir yuva sunarak sessiz çığlıklarına umut olalım; vicdanımızı
harekete geçirelim ve onların hayatına dokunalım. Gece de başımızı yastığa
koyduğumuzda karınlarının doymasına ve hayata tutunmalarına katkı sağlamanın
verdiği sonsuz huzurla uyuyalım. Onların sesi olalım, yaşam haklarını birlikte
savunalım. Küçük adımlar büyük hayatlar kurtarır. Bu özel gün, yalnızca onların
haklarını hatırlatmakla kalmasın, aynı zamanda kalıcı ve insani çözümlere giden
yolun da başlangıcı olsun. Tanrı tüm canları merhametli iyi insanlarla
karşılaştırsın.
Fulya
OMAÇ / Çeşme – İZMİR
En Çok Okunan Haberler
Haberi Oku

Corendon Tennis Club Kemer Kasım Ayında Ulusal ve Uluslararası Turnuvalara Ev Sahipliği Yapıyor
Türkiye Masters Şampiyonası’nın ardından sıra Corendon International Juniors Turnuvası’nda
Haberi Oku

HİB ve İTO, TGA Yönetim Kurulu için adaylarını açıkladı
Marmara Bölgesi’ni temsil edecek isimler belli oldu
Haberi Oku

‘Tamamen yeni bir dönem’: Yapay zekâ seyahat danışmanlığını nasıl dönüştürüyor
solamento CEO’su Sascha Nitsche, verimlilik, kişiselleştirme ve mobil modelin geleceği üzerine
Haberi Oku

TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya’dan 26ncı Olağan Genel Kurul’a katılım çağrısı
Bağlıkaya: “Geminin rotası değişmedi; hedef itibarlı, güvenilir ve güçlü bir TÜRSAB”
Haberi Oku

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy: Ocak–Eylül döneminde 50 milyon ziyaretçi
Turizm geliri yüzde 5,7 artarak 50 milyar dolara ulaştı
Haberi Oku

Bentour Reisen’den İzmir’de ‘Club of the Best’ buluşması
Yaklaşık 200 seyahat acentası ortağı Özdere’de yeni bir etkinlik formatını deneyimledi – paylaşım, ilham ve ortak büyüme odakta
Haberi Oku

Yelkenler fora: Coral Travel’dan görkemli Christmas Gala’sı
Coral Travel ve NG Phaselis Bay, Düsseldorf’ta ışıltı, lezzet ve dostluk dolu bir geceye davet ediyor
Haberi Oku

Sonder’ın iflası otelcilik sektörünü sarstı: İspanya’daki misafirler otellerden çıkarıldı
Marriott ile iş birliği sona erdi, şirket tüm operasyonlarını durdurdu
Haberi Oku

Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı’nda iki yılda 15 bin dalış gerçekleştirildi
Birinci Dünya Savaşı’na ait 23 batık, dalış turizminin yeni cazibe merkezi oldu
Haberi Oku

Grand Hyatt Dubai şehir merkezinde yeni su parkını hizmete açtı
Ortadoğu’nun ilk FlowRider® Triple Surf Simulator’ı da dâhil olmak üzere 16 farklı eğlence alanı misafirlere yeni deneyimler sunuyor
Haberi Oku

TUI, 2025 Yılı Beklentilerini Aştı
Avrupa’daki zorlu piyasa koşullarına rağmen TUI, 2025 mali yılı için öngörülerini geride bıraktı
Haberi Oku

737 MAX kazalarının faturası Boeing için büyüyor: Mağdurlar lehine ilk karar çıktı
ABD’de ceza davasından kaçınan Boeing, sivil davalarda ilk tazminat hükmüyle karşı karşıya
Haberi Oku

BARIG, havacılık sektörüne yönelik vergi ve maliyet indirimi paketini memnuniyetle karşıladı
Ancak ek adımlar şart!
Haberi Oku

Helal Expo 2025’te NOV özel alanı yeni ticaret imkânları sunacak
Doğal, organik ve vegan ürünlere odaklanan NOV, sürdürülebilir ekonomiyi güçlendiren stratejik bir platform oluşturuyor
Haberi Oku

ETİK Başkanı Mehmet İşler’den WTM Londra değerlendirmesi: ‘Rakipler durmuyor, Yunanistan parladı’
İzmir’in fuardaki yokluğu dikkat çekti, Türkiye İngiliz pazarında istikrarını koruyor
Haberi Oku

110 ülkeden 15 bin turizm profesyoneli Uzakrota’da buluşacak
Küresel turizm endüstrisinin en etkili buluşmalarından biri 28 Kasım’da yeniden İstanbul’da gerçekleşecek
Haberi Oku

En İyilerin Kutlanması: 2025 Starway Ödülleri Muhteşem Bir Törenle Sahiplerini Buldu
Coral Travel, Türk Rivierası’nda Almanya, Avusturya, İsviçre, Belçika ve Hollanda’nın en başarılı seyahat acentelerini ödüllendirdi / Turizmin En Başarılılarına Görkemli Bir Gece
Haberi Oku

Ibiza, şehir planlamasına uymadan otellerin genişletilmesine ve yenilenmesine izin verecek
Yeni yasal düzenleme ile oteller, bina alanlarını %10’a kadar artırabilecek – amaç sürdürülebilirlik, kalite ve turizmi 12 aya yaymak
Haberi Oku

İnsanlar Neden Seyahat Ediyor?
Trip.com ve Google Raporundan Çarpıcı Bulgular / Yeni araştırma, gezginlerin rotalarını belirleyen duygusal, kültürel ve teknolojik motivasyonları ortaya koyuyor
Haberi Oku

Bentour Reisen: ‘Club of the Best’ ile başarı dolu bir yılın kutlaması
Yeni konsept, güçlü iş ortaklıkları ve ilham veren buluşmalar

