Tourexpi
Bu
özel gün; 2005 yılından bu yana her yıl 17 Şubat'ta kutlanan ‘Dünya Kediler
Günü’. Günün kutlanması için 17 Şubat tarihinin seçilmesinin nedeni ise; 17
sayısının manevi farkındalık ve önsezi gibi durumlarla sevgiyi - huzuru ya da
günahı ve şeytanı temsil etmesi. Şubat ayının da özgür ve eksantrik ruhları
karakterize eden Zodyak burcu Kova burcuna denk gelmesi. Gün tamamen kendi
hayatlarını hiçbir kural olmadan yaşamayı seven kedilerin karakterlerini
yansıtacak şekilde seçilmiş.
AMAÇ;
KEDİLERİN FARKINDALIĞINA DİKKAT ÇEKMEK
Kedilerin
farkındalığına dikkat çekmek amacıyla her yıl 17 Şubat'ta kutlanan ‘Dünya
Kediler Günü’nde kedileriyle dostluklarını paylaşan hayvanseverler,
sokaklardaki patili dostları da unutmuyor onları besliyor ve sevgilerini
gösteriyorlar. Hayvanları korumak için çalışan çeşitli kuruluşlar da evsiz
kedilerin güvenliğini ve refahını teşvik etmek, farkındalığını ön plana
çıkarmak için fotoğraf sergileri, konferanslar, yemekler organize ediyor.
Ayrıca sokak kedilerinin barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak
için bağış toplamaya ve sahiplendirmeye yönelik birtakım etkinlikler
düzenliyor.
HAYATLARIMIZA
AYRI BİR RENK KATIYORLAR
Bazen
pamuk gibi yumuşak bazen de panter gibi cazgır ama insana her zaman muhteşem
bir huzur ve mutluluk veren sevgi yumağı kediler değişken duygu ve
davranışlarıyla adeta “köpek düzyazıdır, kedi ise bir şiir” diyen Amerikalı
hayvansever şair ve yazar Jean Burden ile "Kediler çözümü
olmayan bulmacalardır." diyen Hazel Nicholson’ı haklı çıkarıyorlar.
Kimi zaman uysal, sakin, munis, sevecen, sıcak kanlı, zarif, cana yakın,
uykucu, mırnav, meraklı, komik, eğlenceli bazense yaramaz, bağımsız, oyuncu,
maceracı, cazgır ve özgür ruhlu patili dostlarımız tüm bu değişken halleriyle
de hayatlarımıza ayrı bir renk katıyorlar. İç duygularını ve dış davranışlarını
olduğu gibi yansıtan bu eşsiz canlılar, sevilmeyi istediklerinde kendi istek ve
arzularıyla samimiyetlerini gösterebilen, sevilmek istemediklerinde de
yaklaşmayan ve her istediklerini yaptırabilen yönetici bir ruha sahipler.
Varlıklarıyla başlı başına ayrı bir mutluluk kaynağı olan şirin mi şirin -
tatlı mı tatlı pisicikler mırıltıları ve sevecenlikleriyle de insanda ne kadar
negatif duygu varsa hepsini alıp götürüyor, içini neşe ve huzurla
dolduruyorlar.
İKİ
VAHŞİ KEDİ CİNSİNDEN TÜREMİŞLER
Pliyosen
Çağı’nda ortaya çıkan ve uzun yıllar insanlarla birlikte yaşayan kedilerin ilk
evcilleştirilmeleri, Antik Mısır ve Mezopotamya uygarlıkları tarafından tarımın
gelişmeye başladığı dönemlerde olmuş. Günümüzün kedigilleri Afrika Yaban
Kedisi (Felis silvestris lybica) ve Avrupa Yaban Kedisi (Felis
silvestris silvestris) olmak üzere iki vahşi kedi cinsinden türemiş. Dünyada bu
iki ana cinsten türeyen ve 33 farklı ırktan çoğalan 500 milyonun üzerinde evcil
kedi bulunuyor. Evde en fazla kedi besleyen ülkeyse ABD.
KİMİ
İNANÇTA TANRI KİMİNDE ŞEYTAN KABUL EDİLDİ
Tarihin
farklı dönemlerinde bazı inançlara göre tanrı kabul edilip tapılan, bazılarında
(Antik Mısır, Çin) kutsal sayılan ve şans getirdiğine inanılan, bazılarında da
şeytan (Ortaçağ Avrupası’nda) olduğu düşünülüp lanetlenip katledilen kediler,
günümüzdeyse evlerimizin baş tacı ve hayatlarımızın vazgeçilmezi oldular.
Dünyanın en popüler, en sevimli ve gizemli evcil hayvanlarından olan ve
geçmişten günümüze insanın yaşam serüveninde en yakın eşlikçileri arasında yer
alan kediler, sevecenlikleri, ilginç ve şaşırtıcı davranışlarıyla
hayatlarımızda önemli yer kaplıyorlar.
HAYDİ
BUGÜN ONLAR İÇİN GÜZEL BİR ŞEYLER YAPALIM
Evsiz
kedilerin yaşadığı zorluklara ve zulümlere dikkat çekmek için farkındalık
çalışmalarıyla eylemlerin yapıldığı bugün 17 Ekim Dünya Kediler Günü’nde
ruhlarınızı mutlu edecek güzellikler yapmaya ne dersiniz? Çevremizdeki evsiz
pisiciklere mama dağıtalım, uygun yerlere barınabilecekleri kutular koyalım,
sağlıksız olanları veterinere götürüp tedavilerini yaptıralım. Böylece hayata
tutunmalarına katkı sağlayalım. Hatta mümkünse sahiplenelim. Tüm bunları
yapmaya zamanımız yoksa çeşitli hayvan koruma kuruluşlarına ve barınaklara
bağış yapalım. Bizler için onlar sevimli patileri beslesinler ve refahlarını
arttırsınlar. Aynı yaşam alanlarını paylaştığımız Tanrı’nın yarattığı bu
sevimli canları, korumak ve beslemek hepimizin görevi. Onları beslemek bir
yerde kendi ruhumuzu da beslemek. Bir gün bile olsa onlar için faydalı bir
şeyler yapalım. Gece de başımızı yastığa koyduğumuzda aç bir hayvanın karnının
doymasına vesile olmanın iç huzuruyla uyuyalım. Benim olmazsa olmazım sevimli
patilerin bu özel gününü kutluyor, “iyi ki varlar hep de hayatlarımızda var
olsunlar, Tanrı onları iyi insanlarla karşılaştırsın” diyorum. Bir dileğim de
ailelerin çocuklarını büyütürken hayvan sevgisi aşılayarak büyütmeleri.
KEDİLERİN
ÜLKE KÜLTÜRLERİNDEKİ TARİHİ GEÇMİŞİNİ ANLATTILAR
Kediler
Günü’ne özel, Mısır Kıdemli Turizm Danışmanı (Senior Tourism Consultant) Nehad
Gamal Eldin, Yunanistan'ın Yeni Demokrasi Partisi eski milletvekili ve aynı
zamanda Midilli Adası’nın eski Valisi Pavlos Boyacis, hayvanseverler İtalya’dan
İtalyan Maria Cristina Rossi, Küba’dan Aracely Ortega, Ürdün’den Mohammed
Qawasmi, ülkemizden de araştırmacı gazeteci Feryal Demir eski çağlardan bu yana
insan hayatında hep var olan ve farklı dönemlerde farklı rollerde karşımıza
çıkan kedilerin ülke kültürlerindeki önemsel serüvenlerinden ve kendi
kediseverliklerinden bahsettiler.
ANTİK
MISIR'DA TANRI VE TANRIÇALAR
Antik
dönemlerden günümüze birçok hikaye ve efsaneye konu olan, sanattan edebiyata
farklı kültürel alanlarda boy gösteren kediler, Antik Mısır’da yani Firavunlar
döneminde Ay ile ilişkilendirilerek tanrıçalaştırılan kutsal hayvanlarmış.
Kedilere olan bağlılığı ile ünlü Mısır kültüründe Mafdet bilinen ilk kedi tanrı
olurken, Tanrılar Tanrısı Ra ve İsis'in kızı doğurganlığı temsil
eden Bastet ile kardeşi Ra'nın gözü olarak da anılan ve gücü temsil eden
Sekhmet’e de kedi tanrıçalar olarak tapınılmış. Kafaları genelde kedi şeklinde
tasvir edilmiş. Tanrı ve tanrıçalarla da özdeşleştirilen kedilerin, toplumun
diğer önemli figürleri gibi öldüklerinde mumyalanmışlar. Mısır halkı için ilahi
bir güç olarak görülen kedilerin uyurken aldıkları pozisyondaki (kuyruklarını
kıvırarak kafalarına doğru uzatmaları) yatışları dönemin rahipleri tarafından
da sonsuzluğa uzanan bir sembol olarak değerlendirilmiş.
MISIR’A
SAVAŞ KAYBETTİRMİŞLER
Persler,
Mısırlılarla olan Pelusium Savaşı'nda, Mısırlıların kedilerini yücelttiklerini
bildiklerinden bir savaş stratejisi olarak canlı kedileri siper olarak
kullanmışlar. Pers askerleri kollarının arasında tuttukları kediler ve üzerine
kedileri resmettikleri kalkanlarıyla beraber hücum edince kedilere zarar
vermekten (kediyi öldürürlerse idam cezası almaktan) çekinen Mısırlılar, düşman
kalkanlarında gördükleri Bastet resimleriyle demoralize olmuş ve Felusa şehrini
savaşmadan teslim ederek Perslerin ellerine bırakmışlar. Antik dönemde savaş
kaybettiren kediler günümüzdeyse ülkemizde trafolara girerek seçimlerde rol
oynuyorlar.
SAHİPLERİNE
İYİ ŞANS GETİREN BÜYÜLÜ YARATIKLAR
2008-2012
yılları arasında Türkiye’de Mısır Turizm Konseyi'nde görev yapan ve
başarılarıyla, sempatik kişiliğiyle ülkemizde çok sevilen, 2012'de Mısır Turizm
Bakanlığı'na Uluslararası Turizm Sektör Başkanı olarak atanan şimdi de Kıdemli
Turizm Danışmanı (Senior Tourism Consultant) görevinde bulunan Nehad Gamal
Eldin, verdiği özel demeçte Mısır tarihinde kedinin anlam ve tarihsel önemi ile
kendi kedi sevgisinden bahsetti. Eski Mısırlılar’ın, kedilerin onları
barındıran insanlara iyi şans getirebilecek büyülü yaratıklar olduğuna
inandıklarını belirten Mısır Kıdemli Turizm Danışmanı Nehad Gamal Eldin
sözlerine şöyle devam etti:
“Antik
dönemde Tanrı ve tanrıçalarla da özdeşleştirilen, firavun olarak görülen
kediler o kadar özeldi ki, onları kazara bile olsa öldürenler ölüm cezasına
çarptırılıyordu. Kutsal kabul edilen, güvenliği insan hayatından ve mal mülkten
daha öncelikli olan kedilerin ihraç edilmeleriyse yasaktı. Zengin aileler, bu
değerli evcil hayvanları onurlandırmak için onlara mücevherler takar ve
kraliyet ailesine yakışan ikramlarla beslerdi. Bir kedi öldüğündeyse tüm ev
ahalisi yas belirtisi olarak kaşlarını kazıtır ve kaşları yeniden çıkıncaya
kadar yas tutmaya devam ederdi. Ölen kediler ise mumyalanırdı. İnsanlarla
birlikte mezarlarda bulunan mumyalanmış kedilere bakılırsa, öbür dünyada önemli
bir rol taşıyorlardı.”
ELDİN:
GÜNÜN YORGUNLUĞUNU KEDİLERİMLE ATIYORUM
Antik
Mısır sanatının her alanında kedi figürüne yer verildiğini ifade eden Mısır
Kıdemli Turizm Danışmanı Nehad Gamal Eldin, “Resim, heykel, fresk, papirüs ve
kabartmalarda betimlenen, bronz heykellerde vücut alarak işlenen kediler Tanrı
tasviri ile de karşımıza çıkar. Eski Mısırlılar, kemirgenleri, yılanları ve
diğer zararlıları evlerinden uzak tutma yeteneklerini takdir etmenin yanı sıra,
kedilerin akıllı, hızlı ve güçlü olduğunu da anlamıştı. Eski Mısır'da kedilerin
başka bir tür güce sahip olduğu da görülüyordu: doğurganlık. Genellikle
kadınların sandalyelerinin altında otururken tasvir edilirler, bu da kadınlarla
bir bağlantıyı ve belki de daha geniş anlamda doğurganlığı ima ediyordu. Antik
Mısır tarihi boyunca gücünü ve simgeselliğini koruyan kediye günümüzde de Mısır
halkının verdiği önem ve sevgi oldukça fazla. Ben de evimde dört kedimle
birlikte yaşıyorum. Her biri benim için çok değerli. Bana her zaman huzur ve
mutluluk veriyorlar. Uzun bir günün sonunda televizyon izlerken veya kitap
okurken kucağıma gelip kıvrıldıklarında günün tüm yorgunluğunu unutuyorum.”
diye konuştu.
ANTİK
YUNAN VE ROMA’DA
Mısır
Hanedanlığı yıkıldıktan sonra kediler her yerde popüler olmuş. Antik
dönemde Yunanlılar ve Romalılar kedileri fareler, yılanlar ve çeşitli
haşerelerle mücadelede kullanmışlar. Yunanlı oyun yazarı Aristofanes ise
kedileri komedi unsuru olarak kullanmış (suçu atmak için “kedi yaptı” sözünü
icat etmiş). Bu söz kulaklarımıza çok da yabancı değil, ‘kedidir kedi’ diyelim…
YUNAN
ESKİ MİLLETVEKİLİ VOGİATZİS, TAM BİR KEDİSEVER
Komşu
ülke Yunanistan'ın Yeni Demokrasi Partisi'nin eski milletvekili ve aynı zamanda
Midilli Adası’nın eski Valisi kedisever Pavlos Vogiatzis (Boyacis) de Antik
Yunan dönemindeki kedileri anlattı. Midilli Valisi olduğu dönemde Türkiye ve
Yunanistan arasında dostluk köprüsü kuran Pavlos Vogiatzis, Yunanistan’a
Mısır'dan getirildiği düşünülen kedilerin ilk olarak M.Ö. V. yüzyılda ortaya
çıktığını belirterek, “Tarihçi Herodot, Mısır ziyareti sırasında gördüğü
kedilerden bahseder ve bu kedilerin Yunanistan'da bulunmadığı için kendisini
etkilediğini söyler. Antik Yunanlılar kedileri haşerelere karşı mücadelede
evcil hayvan olarak beslemişler. Daha önceleri ise bu rolde gelincikleri
kullanmışlar. Yunanistan’da ilk kedi tasviriyse Atina Arkeoloji Müzesi’nde bulunan
ve M.Ö. 500 civarına tarihlenen bir duvar kabartmasında yer alıyor. Aynı
zamanda MÖ 400'e ait bir madeni paranın üzerinde, eski bir mezarda, antik bir
vazoda ve çeşitli objelerde kedi tasvirleri bulunuyor. Antik dönemin avcı
kedileri Modern Yunanistan’da ise neredeyse tüm evlerde can yoldaşı olarak
sevilip bakılıyor. Benim de çok sevdiğim 8 harika kedim var. Onlar ailemizin
sevimli üyeleri. Her halleriyle mutluluk kaynağı olan kedilerimiz sevgileriyle
de psikolojimize olumlu yönde yardımcı oluyorlar.” şeklinde konuştu.
ÇİN
VE JAPONYA’DA ŞANS, HİNDİSTAN’DAYSA YENİDEN VAR OLUŞ SİMGESİ
Antik
dünyadaki önemi ve sembolizmi farklı kültürlerde değişiklik gösteren kediler,
Uzak Doğu'da da önem taşımışlar. Japonlar için kedi sıradan bir canlı olmaktan
çok daha ötedeymiş. Manastırların duvarları, tapınakları ve türbeleri kedi
imgeleriyle bezenirmiş.
Kedi
öldüren bir Japon yalnızca kendisi değil 7 kuşak boyunca lanetli sayılırmış.
Tek patisi havada olan meşhur kedi figürü Maneki Neko (Çağıran Kedi) imgesi ise
merhamet tanrıçasını temsil ediyormuş. Japon kültürünün en tanınmış
sembollerinden olan Maneki Neko’nun hediye olarak verildiğinde iyi şans, uğur
ve bereket getirdiğine inanılıyor. Çin’de ise kedi şeklinde tasvir edilen
tanrıça Li Shou adına, haşere kontrolü ve doğurganlık için dilekler tutulup
kurbanlar verilirmiş. Büyük tarım arazilerine sahip olan Çin’de zararlı
böceklerin ürünlere zarar vermesini engellediklerinde dolayı V. ve VI.
Hanedan dönemlerinde kediler kutsal sayılmaya başlanmış. Hint inancındaysa kedi
imajındaki Sasht çok önemli yere sahip bir tanrıça. Hint inancında kişinin
öldükten sonra yeniden var olduğu ve dünyaya kedi bedeninde vücut bularak
yaratıldığı düşüncesi var. Hintliler için kediler kültürlerinin bir parçası ve
değerlisi. İnsanın yeniden kedi bedeninde yaratılması, insanın o ruhta var
olması Hint inancında kedinin gücünü simgeliyor.
ORTAÇAĞ’DA
ŞEYTAN DİYE ÖLDÜRÜLMÜŞLER
İtalya’da
Hayvanları Koruma Derneği Üyesi Maria Cristina Rossi, Ortaçağ Avrupa’sında
papalar tarafından kınanan ve lanetlenen kedilerin bu dönemde yaşadıkları
korkunç ve üzücü durumlarını anlatarak şu yorumlarda bulundu:
“Tarihte
pek çok millet tarafından sevilen hatta kutsal kabul edilen kediler için en
sıkıntılı zamanlar batıl inançlarla ilişkilendirildikleri Ortaçağ olmuş.
Avrupa'da Hristiyanlık öncesinde Pagan inancında iki büyülü kedisiyle birlikte
altın arabası üzerinde seyahat eden İskandinav mitolojisinde savaş ve aşk
tanrıçası Freya adına ayinler düzenlenirmiş. Tek tanrılı bir din olan
Hristiyanlığın kabulüyle Hıristiyan Kilisesi önemli pagan sembollerini
şeytanlaştırmış, kediyle ilişkilendirdikleri Tanrıça Freya’ya tapınmayı
yasaklamış, bakımsız kedi sahibi kadınları cadı, cadıları şeytan, kedileri de
cadıların büyülü hayvanları ilan ederek lanetlemiş ve katledilmelerine yol
açmış.
KEDİLER
ÖLDÜRÜLÜNCE VEBA SALGINI BAŞLAMIŞ
“Hristiyanlığın
yayılmaya çalışıldığı bu periyotta, bir papalık bildirgesiyle kedilerin,
özellikle de şeytanla, karanlıkla, uğursuzlukla ve cadılıkla
ilişkilendirdikleri kara kedilerin öldürülmesine karar verilmiş. Bu süreçte
Hristiyan Kilisesi’nin de kışkırtmasıyla, milyonlarca kedi yakılmış ve
gömülerek yok edilmiş. Kilisenin etkisiyle şeytana hizmet eden cadı olarak
görülen kedi sahibi yüzlerce kadın da kediler gibi zalimce davranışlara maruz
kalarak öldürülmüş. Bu dönemde Avrupa’da kedi popülasyonu yüzde 90
azalmış, uzak doğudaysa kedi türleri çoğalmış. Kedi evden dışarı çıkınca
fareler oyuna başlar misali kedilerin öldürülmesiyle beraber çoğalan farelerle
ambarlardaki yiyecekler azalmış, kıtlık baş göstermiş ardından da veba salgını
başlamış. Avrupa’da Kara Ölüm diye adlandırılan bu dönem kedilerin dönüm
noktası olmuş. Veba saçan fareleri öldüren kediler tekrar insanların gözünde
birer kahramana dönüşmüş, Viktorya Dönemi'nde de daha önce antik Mısır'daki
gibi yüksek standartlarına yeniden yükselmişler.”
İTALYAN
ROSSSİ, KISIRLAŞTIRILMAYA DİKKAT ÇEKİYOR
İtalya’dan
evinde 7 yaşındaki Simba ve 4 aylık Fumetto adlı iki kedisiyle birlikte yaşayan
İtalyan Maria Cristina Rossi sözlerini şöyle noktaladı: “Ortaçağ Avrupası’nda
var olan batıl inanç günümüzde de cehaletten dolayı hala var. İtalya'da ne
yazık ki insanlar kedilere, köpeklere ve diğer hayvanlara zarar veriyorlar.
İnsanların kötülüğünü anlayamıyorum.
Kedilerim
benim her şeyim. İçinde bulunduğum ruh halini anlarlar. Üzgünsem yatakta üstüme
uzanır, uykuya daldığımı hissedene kadar öyle kalırlar. Fumetto henüz küçük
olduğundan sürekli temasa ve kucaklaşmaya ihtiyaç duyuyor. Bir süre önce de 19
yaşındaki Diablo ve 17 yaşındaki Gigetto adlı iki kedimi kaybettim. Çok uzun
yıllar hüzünlü ve mutlu anlarıma ortak olan bu kedilerimi çok özlüyorum. Sadece
evdeki kedilerimle değil evsiz kedilerle de ilgileniyorum. Yakınımdaki hayvan
koruma derneğiyle birlikte sokak kedilerini hem besliyor, hem bakımlarını
yaptırıyor hem de sokaklardan toplayarak veterinerlerde kısırlaştırıp,
iyileştiklerinde yine aldığımız yerlerine geri bırakıyoruz. Kedi popülasyonunun
kontrol altında tutulması ve istenmeyen yavru kedilerin önüne geçilmesi için
tek yol kısırlaştırılmaları.”
KÜBA’DAN
ORTEGA: ÜLKEMİN SUNDUĞU ŞARTLAR YETERSİZ
Latin
Amerika ülkesi Küba’dan Hayvanları Koruma Derneği Üyesi Aracely Ortega,
Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyadaki en
yüksek kedi nüfusuna sahip ülkesi olduğunu belirterek, Amerikalıların
evcil hayvanların yiyecek, sağlık ve diğer gereksinimleri için her yıl yaklaşık
30 milyar Dolar harcadığını söyledi. Ülkesi Küba’nın ise sunduğu şartlar
nedeniyle hayvanseverlerin evsiz hayvanların bakımı, korunması ve
beslenmelerini sağlamakta oldukça zorlandığını ifade ederek konuşmasını şöyle
sürdürdü:
“Kendimi
kedilerin yanı sıra başıboş köpekleri de toplamaya adadım. Sokaktan ve çöp
kutularından topladığım tüylü dostlarımızı temizleyip, besleyip, gereken ilgiyi
gösterdikten sonra, sorumlu bir evlat edindirme arayışına giriyorum. Bunların
hepsini kendi kaynaklarımla ve zaman zaman katkıda bulunan bazı hayvan koruma
topluluklarının yardımıyla yapıyorum. Şu anda bakımımda 6 kedim ve 8 köpeğim
var. Onların bakımı için de gerekli şartlara sahip olmasam da elimden gelen her
şeyi yapıyorum. Bazen gıda ve ilaçları için komşularımdan yardım alıyor, bazen
de derneklerle işbirliği yapıyorum.”
ÇABALARIMIZ
OKURLARA ÖRNEK OLSUN
Benim
ve ailemin (eşim ve çocuklarım) tüylü dostlarımıza olan sevgisi koşulsuz.
Onları evimizin bir parçası olarak kabul ederiz, onlara sevgi ve şefkat
gösteririz, kediler için oyuncaklar yaparız. Onları koruma altına aldıktan
sonra ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri koşulları oluşturur ve bir daha sokağa
dönmemelerini sağlamaya çalışırız. Her yerde içi kedilerle dolu bir sürü çöp
kutusu var bunları anlatmak bana çok acı veriyor. Umarım evsiz hayvanlar için
bizim burada olanaksızlıklar içinde yaptığımız çabalar okuyanlarda hayvanlara
bakma, yardım etme ve sevme ihtiyacını uyandırır, örnek olur. Çünkü onlar da
insanlarla aynı hisseden canlılar.”
OSMANLI’DA
ÖZEL VAKIFLAR VE HASTANELER KURULMUŞ
Kedisever
araştırmacı gazeteci Feryal Demirdönder de Osmanlı dönemindeki kedileri
anlattı. Osmanlı Devleti’nde kuşlara, sokak ve yük hayvanlarına şefkatle
yaklaşıldığını, bu hayvanların beslenmesi ve haklarının korunması için vakıflar
açıldığını belirten Feryal Demirdönder sözlerine şöyle devam etti:
“Tedavi
edilebilmeleri için de hayvan hastaneleri kurulmuş. Sokaklarda yaşayan ve
herhangi bir sahibi olmayan bu hayvanlara yine devlet sahip çıkarak mancacılık
mesleğini oluşturmuş. Sokak hayvanlarını beslemekle sorumlu kişiler olan
mancacılar, hayır severlerden topladıkları paralarla sokak hayvanlarına yem
alır ve onları her gün beslerlermiş. Kasaplar da her gün belirli sayıda kedi ve
köpek beslemekle yükümlüymüşler. Eğer kedi köpek gibi sokak hayvanları
yaralanır ya da hastalanırsa Dolma Bahçe’de bulunan hayvanlar için özel
hazırlanan hayvan hastanesine götürülüp tedavileri yapılırmış. O dönemde
Osmanlı toprağı olan Şam’da Mescidül-Kıtat (Kediler Camii) adında bir cami
varmış. Burası, aynı zamanda sokağa atılan kedi yavrularını himaye için
kurulmuş bir vakıfmış.”
KEDİSİZ
BİR HAYAT DÜŞÜNEMİYORUM, AŞK ONLAR AŞK...
Kendimi
bildim bileli daima bir kedim veya kedilerim olmuştur diye sözlerine devam
Feryal Demirdönder kedi sevgisini şöyle anlattı:
“Bu
şirin, sevimli patili ve tüylü dostlarımızın sevgisini yaşadığım ve onları
tanıdığım için kendimi şanslı insanlardan kabul ediyorum. Hayatlarımıza o kadar
güzellikler katıyorlar ki. Onlarla hayatı paylaşmak gerçekten çok güzel, iyi ki
varlar. Hepsinin farklı bir karakteri oluyor tıpkı insanlarda da olduğu gibi.
Eğer kedinin "dili"ni anlarsanız, onların sevgisinin birçok şekilde
sergilendiğini görebilirsiniz. Tıpkı insanlar gibi her kedi de benzersizdir.
Kedi sevgisini tanımayan insanlar için onlar sadece kedi. Gerçekten sevenler
için ise onlar ailenin bir ferdi oluyor. Şu an evimizi her biri farklı
karakterlerde olan dört harika tüylü dostumuz ile paylaşmaktayız. Hepsi bizim
evladımız. Gizmo, Ponçik, Prenses ve Gogo. Gizmo’yu bir arkadaşımız bir naylon
içinde çöpe atılmış olarak bulmuş. Onu hemen sahiplenerek ailemizin bir ferdi
yaptık. Bebekken yaşadığı bu travmadan olsa gerek biraz mesafeli ancak kendi
isterse yaklaşır. Peluş oyuncaklarını kucağımıza getirmeye bayılır. Gogo ise
tam tersi hep kucağa gelmek sevilmek ve sevgisini göstermek ister. İki ay önce
hastalandı, yemeden içmeden kesildi. Bir ay kadar her gün 50 km mesafedeki
veterinerimize götürdük. Serum, iğneler, ilaçlar ve sevgi ile çok şükür
kaybetmenin eşiğinden döndürdük. İyileştiğinde yaşadığım mutluluk ise paha
biçilmez değerdeydi.”
KEDİMİZ
KALP KRİZİ GEÇİREN EŞİMİN KALBİNE MASAJ YAPTI
“Prenses
ise tam bir oyuncu ve kamuflaj ustası. Her an bir koltuk örtüsünün, bir
battaniyenin bir masa örtüsünün altından çıkabilir. Ponçik fazla büyümedi ama
bakmayın ufak tefek kaldığına evde aynen bir valide sultan edasıyla hepsine
hükmeder. Çok da kokoşdur. Her sabah benden mutlaka onu taramamı ister.
Mutfakta ise aniden omzuma atlayıp oradan tatlı tatlı ne yaptığımı izlemesi
görülmeye değer. Dışarıdan eve geldiğimiz zaman hepsi birden cam kapımızın
arkasına toplanıp bizi beklerler. Üzüntülü bir ruh halimiz varsa o kötü
enerjiyi yok etmek için bize daha çok yaklaşıp, mırmırlar, miyavlar ve sevgi
gösterileri ile ruh halimizin bir anda iyileşmesini sağlıyorlar. Eğer bir
yerimizde ağrı varsa her nasılsa tam o noktaya gelerek partileri ile
kendilerince masaj yapıyorlar. Eşim kalp krizi geçirmiş bir süre hastanede
kalmıştık. Eve geldiğimizde dört sene önce 17 yaşında kaybettiğimiz Kurt adlı
kedimiz eşim Levent 'in kalbinin üzerini koklayıp tam o noktaya partileri ile
masaj yapmıştı, hayretler içerisinde kalmıştık.”
KEDİ
SEVGİSİ İMANDAN, BESLEMEK İSE SÜNNET
Ürdün Seyahat
Acenteleri Birliği eski Başkanı Mohammed Qawasmi ise Ürdün’de de kedilere
değer verildiğini ve her ülkede olduğu gibi ülkesinde de evsiz kedilerin
bulunduğunu vurgulayarak, “Ülkemizde kedi güzellik yarışmaları da düzenlenir.
Kedi İslam inancına göre Hz. Adem’den sonra yaratılan ilk iki canlıdan
biriymiş. Bu bakımdan uğurlu, kutsal ve çok özel bir hayvan olarak kabul
edilmiş. İslamiyet’te de önemli bir yere sahip kediler, temizlik ile
simgelenerek saygınlık kazanmış. Kedi beslemek İslamiyet’te sünnet sayılmış.
Kedilere bambaşka sevgisi olan ve değer veren Hz. Muhammed’in bu duygularını
anlatan bir rivayette, Uhud seferinde önlerine yavrusunu emziren siyah-beyaz
bir Habeş kedisi çıkınca Hz. Muhammed askerin güzergahını değiştirmiş ve
dönüşte de bu kediyi sahiplenerek Müezza (izzet veren,
şereflendiren) adını vermiş. Hz. Muhammed’in "Kedi sevgisi
imandandır" dediği rivayet edilir. Bir hadiste ise Hz. Muhammed’in
‘kediler pis değildirler. Bırakın evinizde sizlerden biri gibi özgürce
dolaşsın’ dediğinden bahsedilir.” dedi.
BİRÇOK
TOPLUMDA ÖNEMLİ STATÜYE SAHİP
Tarihte
farklı kültürlerde, farklı düşünce çeşitliliği ve inanç değerleriyle karşımıza
çıkan kedi Mısır’da tanrı olgusuyla yücelmiş, Ortaçağ Avrupa’sında Hristiyan
inancında şeytanla ilişkilendirilerek lanetlenmiş, Victoria döneminde sevilmiş,
Hint inanışında yeniden doğuşu simgelemiş, Çin’de kutsanmış, Japonlar’da şans
ve bereket getirdiğine inanılmış, Osmanlı’da değer verilmiş, Müslümanlık’ta
saygı görmüş. Tarih boyunca farklı statülerle ilişkilendirilen kediler, her
dönemde her toplumu etkileyen canlılar olarak insanlık tarihine damga
vurmuşlar.
Fulya
OMAÇ / İZMİR
En Çok Okunan Haberler
Corendon Airlines'tan 20nci yıl sürprizleri: 12 Nisan'da uçuşlar şenleniyor
Corendon Airlines 20. yaşını yolcularıyla gökyüzünde kutluyor.
Kapadokya'da Paskalya Bayramı’nda yoğunluk bekleniyor
Kapadokya Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (KAPTİD) Başkanı Teyfik Ölmez, Hıristiyanların önemli yortularından Paskalya Bayramı tatili dolayısıyla Kapadokya'da yoğunluk yaşanacağını söyledi.
Türkiye'de geçen yıl sıcak hava balonuyla uçan turist sayısı 933 bini geçerek rekor kırdı
Türkiye'de Nevşehir-Kapadokya, Denizli-Pamukkale, Kayseri-Soğanlı, Nevşehir-Çat, Antalya-Aspendos ile Aksaray-Ihlara ve Afyonkarahisar-Frig vadilerinde sunulan sıcak hava balonu uçuşu hizmetinden geçen yıl 933 bin 195 turist yararlandı.
THY ve Galataport İstanbul, Miami'deki fuarda güçlerini birleştirdi
Dünyanın en fazla ülkesine uçan hava yolu şirketi Türk Hava Yolları (THY) ile dünyanın ilk ve tek yer altı kruvaziyer terminaline sahip Galataport İstanbul, "Miami Seatrade Cruise Global Fuarı"na birlikte katıldı.
İstanbul Havalimanı ‘Dünyanın En Aile Dostu Havalimanı’ ödülünü aldı
İstanbul Havalimanı, "5 Yıldızlı Havalimanları" değerlendirmesinde "Dünyanın En İyi Aile Dostu Havalimanı" ödülüne layık görüldü.
Antalya Havalimanı, İstanbul Havalimanı'ndan sonra yolcu kapasitesi en yüksek 2nci havalimanı olacak
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Antalya Havalimanı'nın yıllık yolcu kapasitesini 35 milyondan 82 milyona yükselttiklerini belirtti.
Nijerya, her yıl sağlık turizmi nedeniyle yaklaşık 2 milyar dolar kaybediyor
Nijerya Sağlık ve Sosyal Refah Koordinasyon Bakanı Muhammad Ali Pate, sağlık turizmi nedeniyle her yıl yaklaşık 2 milyar dolar kaybettiklerini bildirdi.
Antalya Diplomasi Forumu 2025 başladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ev sahipliğinde Antalya'da dördüncü kez düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu 2025 (ADF) başladı.
Kibyra Antik Kenti'ndeki Medusa mozaiği ziyarete açıldı
Burdur'un Gölhisar ilçesindeki Kibyra Antik Kenti'nde kış aylarında üzeri kapatılan yaklaşık 2000 yıllık Medusa mozaiği yeniden ziyarete açıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy: Turizmde yeni rekorlara yürümeye devam edeceğiz
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "2025 yılında da Türkiye Yüzyılı' hedeflerimiz doğrultusunda turizmde yeni rekorlara yürümeye devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Alaçatı Ot Festivali'ni Alâ Otel'in büyüleyici atmosferinde yaşayın
Doğanın lezzetini, müziğin ritmini ve Alaçatı'nın büyüsünü bir araya getiren 14. Alaçatı Ot Festivali, bu yıl 17-20 Nisan tarihleri arasında “Toprak, Zaman ve Tat” temasıyla gerçekleşiyor.
Edirne, tarihi ve kültürel zenginliğiyle turizmde öne çıkıyor
Osmanlı İmparatorluğu'na 1365-1453 yılları arasında başkentlik yapan Edirne, tarihi dokusu, kültürel zenginlikleri ve eşsiz doğasıyla Türkiye'nin önemli turizm şehirleri arasında yer alıyor.
Yaklaşık 160 ülkeyi buluşturacak Osaka 2025 Expo'nun 6 aylık yolculuğu başladı
Japonya'da Osaka kenti 55 yıl sonra yeniden ev sahipliği yaptığı EXPO fuarıyla, gelecek 6 ay boyunca teknoloji ve inovasyonun merkezi olmayı hedefliyor.
Kuşadası'na 3 kruvaziyerle 1657 turist geldi
Kruvaziyer turizminin önemli noktalarından Aydın'ın Kuşadası ilçesine, 3 kruvaziyerle 1657 turist geldi.
Ryanair daha fazla kesinti tehdidinde bulundu: ‘Bir sorun var ve İspanya bunu çözmeli’
İspanya'daki çeşitli havalimanlarında üsleri kapatıp uçak sayısını azaltan Ryanair, 2025 kışı ve 2026 yazı için bir kez daha kesintilere gitme tehdidinde bulundu.
Yeni Amadeus Araştırması: Hava yolu şirketlerinde check-in artık isteğe bağlı olacak
"Departure Control"dan "Delivery Management"a: Havayolu perakendeciliğinde dönüşümün anahtarı. Yolcular, birden fazla seyahat belgesi sunmalarına gerek kalmadan, yolculuk boyunca anında tanımlanacak.
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy: Halklarımız arasında kültürel köprüler inşa edeceğiz
Bakan Ersoy, Maldivler'in Ankara Büyükelçiliğinin açılışıyla ilişkilerin ve işbirliğinin daha da güçleneceğini belirterek, "Bu ortak mirasın farkında olarak halklarımız arasında kültürel köprüler inşa etmek için çalışmaya
Şanlıurfa ‘UNESCO Müzik Şehirleri Toplantısı’na ev sahipliği yapacak
Şanlıurfa, 2026 yılında düzenlenecek UNESCO Müzik Şehirleri Toplantısı'na ev sahipliği yapacak.
Güneş tutulması sayesinde 2026 yazının trend destinasyonu Sóller
Önümüzdeki yazın gözde mekanı Sóller (Mallorca) oldu. Bu sefer, kırsal turizmden veya aynı adı taşıyan kasabanın ekonomisini kurtaran düğün turizminden değil, her gün gerçekleşmeyen bir astronomik olaydan kaynaklanıyor.
Van Gölü çekildikçe Çarpanak Adası'na giden antik yol ortaya çıkıyor
Van Gölü'nün seviyesinde yaşanan düşüş nedeniyle asırlar önce Çarpanak Adası'na ulaşımın sağlanması için yapılan 1 kilometrelik antik yolun yaklaşık yüzde 60'ı ortaya çıktı, su altında kalan kısımları ise daha da belirgi
Tur Operatörü Temsilcileri Alanya´da Ağırlandı
Alanya Turizm Tanıtma Vakfı (ALTAV) öncülüğünde, Alanya Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen, Alanya’dan sorumlu tur operatörü temsilcileri ile istişare toplantısı yapıldı. Toplantıda, 2025 yılına yönelik planlamalar ve
