Tourexpi
Kaleme aldığı dizeleri notalara dökülerek, Cem Karaca, İlhan İrem, Ahmet
Kaya, Ruhi Su, Edip Akbayram, Fikret Kızılok, Fuat Saka, Zülfü Livaneli ile
Yunan besteci Manos Loizos tarafından yorumlanan Ran, ressam Ayşe Celile Hanım
ile Hikmet Bey'in oğlu olarak kimi kaynaklara göre Ocak 1902'de, kimi kaynaklara
göre ise Kasım 1901'de Selanik'te doğdu.
Asıl adı Mehmet Nazım olan, edebiyat dünyasında Nazım Hikmet adıyla
tanınan usta şair, yaptığı bir açıklamada, yaşamının ilk dönemini, şu sözlerle
aktarmıştı:
"Ben 1902 yılında, 20 Ocak'ta Selanik'te doğdum. Dedem valiydi,
şiirle ilgilenirdi. Annem ressamdı, birkaç yabancı dil bilirdi. Babam önce
elçilik, daha sonra üst düzey memurluk yaptı. İlk şiirimi 13 yaşındayken
yazdım. Bir yangını anlatıyordu. Ailem benim harika bir çocuk olduğuma karar
vermiş ve şiir yazmamı telkin etmeye başlamıştı. 15 yaşında bahriye okuluna
verdiler. Deniz subayı yapmak istiyorlardı beni. Okuduğum sınıf ikiye
ayrılmıştı. Bir kısmı sporla, diğeri şiirle uğraşıyordu. Ben şairler tarafına
düştüm. Okulda bize tarih ve edebiyat derslerini ünlü Türk şairi Yahya Kemal
veriyordu. Kedimi anlatan bir şiir yazmıştım. Yahya Kemal, şiirimi okuduktan
sonra kedimi getirmemi söyledi. Tüyleri dökülmüş, çelimsiz bir kediydi. Yahya
Kemal o zaman bana, 'Bu kadar allayıp pullayabildiğine göre, senden kesin şair
olur.' demişti. 16 yaşındayken Yeni Mecmua'da 'Servilikler' adlı şiirim
yayımlandı. Bu şiir herkes tarafından beğenilmişti. 17 yaşında artık
yazdıklarım ciddi ciddi basılıyordu."
Nazım Hikmet Ran, ilkokulu Göztepe Taş Mektep'te okudu, ardından
Mekteb-i Sultani'nin hazırlık sınıfına yazıldı. Ailesinin yaşadığı ekonomik
sıkıntı nedeniyle bir yıl sonra okuldan alınan Ran, Nişantaşı Sultanisi'ne
kaydedildi.
Nazım Hikmet, ilk şiiri "Feryad-ı Vatan"ı 3 Temmuz 1913'te
yazdı. Denizciler için yazdığı "Bir Bahriyelinin Ağzından" şiirinden
etkilenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın desteğiyle 1917'de girdiği Heybeliada
Bahriye Mektebi'ni 1919'da tamamladı.
Sağlık sorunları nedeniyle 1921'de subaylıktan ayrıldı
Başarılı edebiyatçı, Hamidiye kruvazörüne stajyer güverte subayı olarak
atandı ancak 1920'de geçirdiği bir hastalık sebebiyle 1921'de sağlık kurulu
kararıyla askerlikten çıkarıldı. Bu süreçte edebiyata ilgisini sürdüren Ran,
yazdığı şiirleri büyük hayranlık duyduğu Yahya Kemal'e göstererek,
eleştirilerini dinledi.
"Bir inilti duydum serviliklerde/ Dedim: Burada da ağlayan var mı?
/Yoksa tek başına bu kuytu yerde, /Eski bir sevgiyi anan rüzgar mı? / Gözlere
inerken siyah örtüler / Umardım ki artık ölenler güler / Yoksa hayatında sevmiş
ölüler / Hala servilerde ağlıyorlar mı?" dizelerinden oluşan ve Yahya
Kemal tarafından düzenlenen, "Hala Servilerde Ağlıyorlar mı?" şiiri,
1918'de Yeni Mecmua'da yayımlandı.
Nazım Hikmet Ran, 1920'de Alemdar gazetesinin açtığı şiir yarışmasında
birincilik ödülünü kazandı.
İlk dönemlerinde adı "hececi" şairlerle anılan usta kalem,
İstanbul'un işgal altında olduğu günlerde, vatan sevgisini yansıtan coşkulu
direniş şiirleri yazdı.
Usta şair, Milli Mücadele'ye katılmak üzere 1921'de Faruk Nafiz, Yusuf
Ziya ve Vala Nurettin ile Sirkeci'den kalkan Yeni Dünya vapuruna gizlice
binerek İnebolu'ya geçti. Bolu'da bir süre öğretmenlik yapan şair, daha sonra
Batum üzerinden Moskova'ya giderek, Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesinde
(KUTV) okudu.
Batum'da duyduğu ancak sözlerini anlamadığı Rusça bir şiirin şeklinden
etkilenen şair Ran, serbest şiire ilgi duymaya başladı. Moskova yolculuğu
sırasında yazdığı "Açların Gözbebekleri" şiirinde serbest ölçüyü
deneyen Ran'ın bazı şiirleri, 1923'te "Yeni Hayat" ve
"Aydınlık" dergilerinde yayımlandı.
Serbest ölçüde Türk şiirinin ilk örneklerine imza attı
Nazım Hikmet Ran, serbest ölçüde Türk şiirinin ilk örneklerini verirken,
bir makalesinde şunları kaleme almıştı:
"Kafiyeli, vezinli şiir yazılmaz diyenler de kafiyesiz, vezinsiz
şiir yazılmaz diyenler de dar kafalıdır. Şiir öyle de yazılır, böyle de. Ben şimdi
bütün şekillerden yararlanıyorum. Halk edebiyatı vezninde de yazıyorum,
kafiyeli de yazıyorum. Tersini de yapıyorum. En sade konuşma diliyle kafiyesiz,
vezinsiz şiir de yazıyorum. Sevdadan da barıştan da inkılaptan da hayattan da
ölümden de sevinçten de kederden de umuttan da umutsuzluktan da söz ediyorum.
İnsana has her şeyin şiirime de has olmasını istiyorum. İstiyorum ki okuyucum
bende bütün duygularının ifadesini bulabilsin."
Moskova'dan 1924'te Türkiye'ye dönen Nazım Hikmet, Aydınlık dergisinde
yayımlanan şiir ve yazılarından dolayı 15 yıl hapsi istenince yeniden
Moskova'ya gitti.
Nazım Hikmet Ran'ın ilk şiir kitabı "Güneşi İçenlerin
Türküsü", 1927'de Bakü'de okuyucuyla buluştu.
Cumhuriyet'in 5'inci yıl dönümü münasebetiyle çıkarılan aftan yararlanmak
üzere Temmuz 1928'de Türkiye'ye girerken yakalanan Nazım Hikmet, bir süre
tutuklu kaldı.
Usta şair, yazı kadrosuna katıldığı "Resimli Ay" dergisinde
bir yandan şiirlerini yayımladı, bir yandan da edebiyatın yerleşmiş değerlerine
karşı sert çıkışlar yaptı. Kendisini "sosyalist şair" olarak
tanımlayan Ran, sanatın amacı konusundaki tartışmada "Sanat, sanat için
değildir." diyerek toplumcu bir anlayışı benimsediğini ifade etti.
"835 Satır" şiiri, edebiyat çevrelerinde yankı uyandırdı
İstanbul'da 1929'da basılan "835 Satır" şiiri, edebiyat
çevrelerinde geniş yankı uyandıran Ran, tam anlamıyla klasik denilemeyecek ama
biçimsel bakımdan daha az deneysel bir şiir dili geliştirdi.
Şiirleriyle ilgili açılan pek çok davada beraat eden Ran, 1933'e kadar
"gizli örgüt kurmak" suçundan, daha sonra ise "orduyu ve
donanmayı isyana teşvik" suçundan tutuklandı ve 28 yıl 4 ay hapis cezasına
mahkum edildi.
Nazım Hikmet Ran, 1939'da 17 bin mısradan oluşan "Memleketimden
İnsan Manzaraları" adlı eserini yazmaya başladı.
Genel Af Yasası'ndan yararlanarak, 1950'de serbest kalan şaire, Dünya
Barış Konseyi tarafından Picasso, Paui Rubeson, Wanda Jakubuurska ve Pablo
Neruda'yla birlikte "Uluslararası Barış Ödülü" verildi.
Neruda'nın "Nazım'a sahip çıkın. Biz onun yanında şair bile sayılmayız"
dediği şair Ran, serbest kaldıktan sonra askerlik görevine alınacağını
öğrenince, öldürüleceği düşüncesiyle Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği'ne
gitti.
Ran, 25 Temmuz 1951'de Bakanlar Kurulunca Türk vatandaşlığından
çıkarıldı. Aynı yıl şairin oğlu Mehmet dünyaya geldi.
Uluslararası barış kongrelerine katılması ve bu doğrultuda mücadele
etmesi nedeniyle de eserleri birçok dile çevrilen Ran, dünyada büyük ün
kazandı. Pek çok ülkeye seyahat ederek konferanslara katılan ve şiirlerini
okuyan Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963'te kalp yetmezliği sonucu Moskova'da
hayatını kaybetti.
Eserlerinin büyük çoğunluğu vefatından sonra yayımlandı
Ünlü Fransız yazar ve düşünür Jean Paul Sartre, Nazım Hikmet'in
vefatının ardından yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullanmıştı:
"Vefalı dost, yiğit savaşçı, insan düşmanlarının amansız düşmanı,
her yerde insana hizmet etmek ama hiçbir şeye kayıtsız kalmak istemiyordu.
Bilirdi ki insan yaratılmış bir mahluktur ve asla dünyaya hazır gelmiyor.
İnsanın durmadan düşmanla savaşarak kendi kendini yaratması gerekmektedir.
Sözün kısası, Nazım Hikmet'in dediği gibi asla uyumamak lazımdır. O asla
uyumadı. Önemli olan odur ki, ölüm onun ilk ve son uykusu oldu."
Yazar Yaşar Kemal ise kaleme aldığı "En Büyük Şairimiz" adlı
makalesinde "büyük halk ozanlarının son büyük halkası" dediği Nazım
Hikmet için "Türk dili var oldukça Nazım Hikmet de var olacaktır."
ifadelerini kullanmış, ayrıca "Eğer Nazım Hikmet gibi büyük bir yol
gösterici gelmeseydi, edebiyatımız bu seviyeye çıkamazdı." değerlendirmesinde
bulunmuştu.
Nazım Hikmet Ran'ın doğumunun 100'üncü yılı dolayısıyla 2002 yılı UNESCO
tarafından "Nazım Yılı" ilan edilmişti.
Novodeviçi Mezarlığı'nda toprağa verilen şair, 5 Ocak 2009 tarihli
Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşlığına kabul edildi.
Ran'ın "Dağların Havası" (Osmanlıca), "Güneşi İçenlerin
Türküsü", "835 Satır", "Sesini Kaybeden Şehir",
"Benerci Kendini Niçin Öldürdü?", "Taranta Babu'ya
Mektuplar" isimli eserleri yaşamı sırasında, "Kurtuluş Savaşı
Destanı", "Rubailer", "Memleketimden İnsan
Manzaraları", "Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar", "Kemal
Tahir'e Mapushaneden Mektuplar", "Kuvayi Milliye", "Sevdalı
Bulut", "Nazım ile Piraye", "Hikayeler", "Piraye'ye
Mektuplar", "Henüz Vakit Varken Gülüm"ün de aralarında bulunduğu
çok sayıda eseri ise vefatından sonra yayımlandı.
Eserleri 50'den fazla dile çevrilen şair, cezaevindeyken, İbrahim Sabri
ve Mazhar Lütfi takma adlarının yanında imzasız olarak da bazı şiirlerini
okuyucuyla buluşturdu, 1949'da ise Ahmet Oğuz Saruhan adıyla "La
Fontaine'den Masallar" isimli kitabını çıkarttı.
Akşam, Son Posta ve Tan gazetelerinde "Orhan Selim" takma
adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapan Ran'ın yine Orhan Selim imzalı
"İt Ürür Kervan Yürür" adlı bir kitabı da bulunuyor.
Oyun yazarı da olan Nazım Hikmet'in, "Kafatası", "Bir Ölü
Evi", "Unutulan Adam" ve "Ferhat İle Şirin"in de
aralarında bulunduğu 22 tiyatro eseri, Türkiye'nin yanı sıra Rusya, Almanya,
Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya'da sahnelendi. (AA)
En Çok Okunan Haberler
TAV Havalimanları, kuruluşunun 25. yılını kutluyor
TAV Havalimanları, kuruluşundan itibaren çeyrek yüzyılı geride bıraktı.
Baraner: ‘Hiç Bir Destinasyonda Türkiye Kadar Yüksek Rant Yok’
Almanlar Türkiye’de Tatil İçin 7 Milyar Euro Harcamayı Planlıyor.
AJet'ten 2025'in ilk indirimli bilet kampanyası
AJet, yeni yılın ilk yurt dışı kampanyasında, Türkiye çıkışlı ve varışlı biletleri 9 avro ve vergilerden oluşan fiyatlarla satışa sundu.
Asteria Hotels Efsanesi Yeniden Canlanıyor
Geçtiğimiz günlerde ATG Hotels, bünyesine 9 otel birden ekleyerek, Akdeniz’de en çok yatak kapasitesine sahip zincir otel konumuna yükselmişti.
Kruvaziyer sektörü bu yıl sürdürülebilirlik ve teknolojik dönüşümle büyüme hedefliyor
Türkiye, bulunduğu konum ve destinasyonlarıyla kruvaziyer turizminde potansiyelini güçlendirirken bu yıl sürdürülebilirlik ve teknolojik dönüşümün de etkisiyle büyümeyi amaçlıyor.
Lufthansa Grubu, 2025 yılında tüm şirket genelinde yaklaşık 10 000 yeni işe alım planlıyor
Lufthansa Technik'te özellikle çok sayıda yeni meslektaş aranıyor.
Almanya'da vize süreci dijitalleşiyor
Almanya için vize müracaatlarının artık dijital ortamdan da yapılabileceği bildirildi.
Condor, Kenya'da 300'den fazla turisti 48 saat mahsur bıraktı
Airbus A330neo Condor uçağında yaşanan teknik sorun, 300'ü aşkın Alman turistin hayallerindeki tatili kabusa çevirdi. Alman havayolu, 306 yolcusunu 48 saat boyunca bir Afrika ülkesinde mahsur bıraktı.
Bakan Ersoy, BM tarafından Ormana'ya verilen ‘en iyi turizm köyü’ ödülünü takdim etti
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Birleşmiş Milletler (BM) Turizm Teşkilatınca Ormana'ya verilen "en iyi turizm köyü" ödülünü, İbradı Belediye Başkanı Hatice Sekmen'e verdi.
İran Sivil Havacılık Kurumu: Avrupa'ya uçak seferlerimiz yeniden başlayacak
İran Sivil Havacılık Kurumu Başkanı Hüseyin Purferzane, 31 Ocak'tan itibaren Avrupa'ya uçuşların başlayacağını söyledi.
TEKNOFEST KKTC, 1-4 Mayıs'ta Ercan Havalimanı’nda yapılacak
TEKNOFEST, 2025 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde teknoloji tutkunlarını bir araya getirecek.
IC İçtaş İnşaat, King Khalid Havalimanı birinci terminalinin açılışını gerçekleştirdi
IC İçtaş İnşaat, mühendislik ve yapımını üstlendiği King Khalid Uluslararası Havalimanı'nın birinci uluslararası terminaliyle bağlantı binalarının inşasını bitirdi.
Türk Havayolları, Avrupa'nın en güvenli havayolu şirketidir
Türkiye´nin bayrak taşıyıcı havayolu küresel sıralamada 10. sıraya yükseldi.
Sağlık Turizminde Yeni Bir Dönem: İzmir´den Kritik Kararlar
İzmir, sağlık turizmi alanında uluslararası bir merkez olma yolunda önemli bir adım atmaya hazırlanıyor.
2024'te en yoğun yolcu trafiği Dubai, Atlanta ve Tokyo havalimanlarında yaşandı
Kovid-19 salgını dönemi haricinde her geçen yıl havayoluyla seyahatin arttığı görülürken, 2024'te en yoğun yolcu trafiğinin yaşandığı havalimanları sıralamasında Dubai, Atlanta ve Tokyo ilk 3'te yer aldı.
Gemi yolculukları, uzay yolculuğu, havayolları ve oteller: Richard Branson artık hız veriyor
İş adamı Richard Branson tarafından kurulan Virgin şirketi, turizm sektörünün hiçbir dalını atıl bırakmamaya karar verdi.
Sarp Sınır Kapısı'ndan 2024'te 5 milyonu aşkın yolcu geçişi oldu
Türkiye'nin Kafkaslar ve Orta Asya'ya açılan en önemli kara hudut kapılarından Gürcistan sınırındaki Sarp Sınır Kapısı'ndan 2024'te 5 milyon 555 bin 125 yolcu geçiş yaptı.
İç Anadolu'nun ‘zirvesi’ Erciyes'te kayakseverler pistleri doldurdu
Türkiye'nin önemli kayak merkezlerinden Erciyes Kış Sporları ve Turizm Merkezi'ne gelen yerli ve yabancı turistler, kayak yapmanın keyfini yaşadı.
Türkiye'nin ilk cam seyir terası geçen yıl 210 bin 562 kişiyi ağırladı
Karabük'ün UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde bulunan tarihi evleriyle ünlü Safranbolu ilçesinde İncekaya Kanyonu üzerine yapılan cam seyir terasını geçen yıl 210 bin 562 kişi ziyaret etti.
Büyük İstanbul Otogarı'ndan 2024'te 20 milyon kişi yolculuk yaptı
Türkiye Otobüsçüler Federasyonu (TOFED) Genel Başkanı Birol Özcan, geçen yıl 448 bin 531 otobüs seferinin gerçekleştirildiği Büyük İstanbul Otogarı'ndan 20 milyon kişinin yolculuk yaptığını söyledi.
İspanyol Hotelbeds şirketi halka arzını tamamladı ve milyar dolarlık bir değerleme bekliyor
Eski adıyla Hotelbeds olarak bilinen HBX Group, halka arzını tamamlıyor ve milyar dolarlık bir değerleme elde etmeyi umuyor.